Yani modern Danimarka'dan çok, antik Çin'e benzerdi belki de. | TED | لذا قد تكون أشبه بالصين القديمة منها من الدنمارك الحديثة |
Bu yarışmayı kazandığımızda Çin'de projemizi açıklamak için bir gösterim yapmak zorunda kaldık. | TED | لذلك عندما فزنا بالمنافسة كان علينا ان نقوم بعمل معرض بالصين لشرح المشروع |
Kızıl Çin'i tanıdıkları anda Japonya Tayvan'la diplomatik ilişkilerini koparacak. | Open Subtitles | اليابان ستقطع العلاقات الدبلوماسية مع تايوان إذا إعترفت بالصين الشيوعية |
Balığın pullarının bu tondaki pembeye boyanması Çin'e özgü bir uygulamadır. | Open Subtitles | تلك خدعة تلوين قشور السمك, لون الوردى الخفيف خاصة تماما بالصين. |
Yüzyıl Çin'inden sihirli bir yaratık. Vaktiyle çok şaşırıcı şeylere inanmışlar, değil mi? | Open Subtitles | سحري من القرن الخامس بالصين من المدهش ما صدقه هؤلاء الناس ، صحيح؟ |
Eğer geleceğe dokunmak, geleceği tatmak istiyorsanız, Çin'i deneyin - malum Konfüçyüş'ü. | TED | وان اردت ان تشعر بالمستقبل .. ان تتذوق المستقبل عليك بالصين .. بكونفوشيوس القديم |
O sıralar, üniversiteli binlerce kızla beraber Çin'in ulusal televizyonu tarafından yapılan tarihindeki ilk seçmelere katılmıştım. | TED | في نفس ذلك الوقت كنت ذاهبة لتجربة الأختبار أول تجربة لي من قبل التلفاز القومي بالصين مع آلالاف من الفتايات الجامعيات. |
işlerini kaybeden insanları ifade ediyor. Çin'de 1998 ile 2000 yılları arasında 21,37 milyon insan işinden oldu. | TED | من سنة 1998 إلى 2000، 21.37 مليون شخص فقدوا وظائفهم بالصين. |
Akademik olarak en iyi performansı sergileyene bir bakalım: Çin'in Şangay bölgesi. | TED | دعونا نلقي نظرة على أفضل الأكاديميات أداءً: إقليم شانغهاي بالصين. |
Bir jimnastikçi olmak için, 1970'lerde Çin'in Hunan Eyaleti'nde iki yıl boyunca eğitim gördüm. | TED | تدربت لكي أصبح لاعبة جمباز لمدة سنتين في هونان بالصين في السبعينات |
En son duyduğum şu ki, şu an Çin'de yirminin üstünde üniversite tamamen İngilizce eğitim veriyor. | TED | علمت مؤخراً، ثمة أربعا وعشرين جامعة منتشرة بالصين حاليا تدرّس كل مناهجها عبر اللغة الإنجليزية. |
Birçok şey incelenebilir fakat şuna bir bakın; 30 yıl önce, Çin'de hâlen fakirdik. | TED | كثير من الأمور يمكن دراستها، ولكن انظروا لهذا: منذ 30 عاماً، كنا لا نزال فقراء بالصين. |
İşin tuhafı, bu yeni bir hikaye değil, ama bu sefer sadece Çin'in hikayesi değil. | TED | الغريب أن هذه ليست قصة جديدة، ما عدا أن هذه المرة لا يتعلق الأمر بالصين. |
Çin Seddi, Çin'in en büyük turistik ilgi odağı. | TED | المعلم السياحي الجاذب الأكبر بالصين هو سور الصين العظيم |
Bu denklemi kullanarak Çin'in 2040 yılındaki nüfusunu hesaplayın. | Open Subtitles | إستعملوا هذه المعادلة لحساب السكان بالصين في سنة 2040 |
Amerikalılarda daima, çoğu Amerikalı'da Çin'e karşı özel bir bağ, özel bir ilgi olmuştur. | Open Subtitles | لطالما انتاب معظم الأمريكيون شعورًا خاصًا ارتباطًا خاصًا واهتمامًا خاصًا بالصين |
Şu an Çin ile olan ilişkilerimizin ne kadar kırılgan olduğunun farkında değil misin? | Open Subtitles | ألا تدرك مدى هشاشة علاقتنا بالصين حالياً؟ |
Son dakikada çıkan bir şey ama Çin'den gelen üç devlet yetkilisiyle yapılacak olan bir toplantı bu. | Open Subtitles | لكنه اجتماع مع ثلاثة مسئولين كبار لتسهيل طريقنا بالصين |
Çin'de karst manzaralarının altında kalmış binlerce gizemli mağara var. | Open Subtitles | يوجد بالصين الألاف من الكهوف الغامضة تختفي تحت مناظر الظاهرة للكارست |
Gerçi Japonya, Çin'de daha fazla nüfuz sahibi olsa, hiç de fena olmayacaktı. | Open Subtitles | رغم أنه لن يكن من السيء أن تستحوذ اليابان على المزيد من السيطرة بالصين |