Bu şarkıyı zaten duyduk binlerce defa, aynen böyle, senin söylediğin gibi. | Open Subtitles | لقد سمعنا هذه الأغنية بالفعل مئات المرات هكذا بالضبط كما غنيتها بالضبط |
İncil'deki herşey, aynen orda belirtildiği şekliyle kabul edilmelidir. | Open Subtitles | كل شئ فى الإنجيل يجب أن نتقبله بالضبط كما ذكرت |
Ve gemiyi durdurduk, ve burası bilim adamlarının tam olarak öngördüğü gibiydi. | TED | و اوقفنا القارب، و بالضبط كما تنبا العلماء. |
Ama yarın her şey tam olarak planlandığı gibi gitmezse, üzülmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي لا أُريدُك لكي تُزعَجَ إذا كُلّ شيءِ لا يَذْهبُ بالضبط كما هو مخطط غداً. |
Mutluydum, çünkü bu çocuklar Scratch'i tam da bizim istediğimiz şekilde kullanıyorlardı. | TED | كنت سعيدًا لأن هؤلاء الأطفال كانوا يستخدمون سكراتش بالضبط كما كنا نأمل. |
Eğer söylediklerimi harfiyen yerine getirirsen sorun çıkacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لو َعمَلُت بالضبط كما أَقُولُ، أنا لا أعتقد انة سيكون هناك أيّ مشاكل. |
Soyulduklarını bile anlamadılar, her şey planladığımız gibi gitti. | Open Subtitles | لا أحد علمَ أنّهم سُرقوا بالضبط كما خططنا |
Ama beklemediğin ya da kabul edemeyeceğin şey... görevini sana öğretildiği şekilde yaptığın için... kendi şefinin odasında sırtından hançerlenmektir. | Open Subtitles | ما لا تتوقعه او توافق عليه فستحمله على ظهرك في مكتب رئيسك لتؤدى عملك بالضبط كما لقنوك |
Muharebe, 7 Aralık'ta başlayacaktır aynen planlandığı gibi. | Open Subtitles | العدوان سيبدأ فى 7 ديسمبر .. بالضبط كما حددنا |
Siz de aynen söylediğim gibi yapacaksınız. | Open Subtitles | وأنت ستَعمَلُة بالضبط كما اخبرُك لتَعمَلُه. |
- Asıl şaşırtıcı olan her şeyin aynen babamın dediği gibi olması. | Open Subtitles | - المذهل أنه .. حدث الأمر بالضبط كما قال أبي أنه سيحدث |
Odan aynen bıraktığın gibi. Kiraya verdiğimiz adam dışında. | Open Subtitles | غرفتك بالضبط كما تركتيها ماعدا الشاب الذى أستأجرها |
Sydney bilgiyi CIA'e sızdırdı ve gerisi aynen tahmin ettiğiniz gibi oldu. | Open Subtitles | سرّبت سدني إنتيل إلى وكالة المخابرات المركزية، وأدّت البقية بالضبط كما توقّعت بأنّه. |
Kapsülün içinde olan şey tam olarak olması gerekendi. | Open Subtitles | ما حدث داخل الكبسولة بالضبط كما كان مُتوقع أن يحدث |
Hayır, tam olarak düşündüğün kadar kapsamlıydı. | Open Subtitles | لا، لقد أخذ وقتـاً طويلاً بالضبط كما إعتقدتَ. |
Ailesi olay yerine vardığında, her şeyin tam olarak onun anlattığı şekilde gerçekleştiğini görmüşler. | Open Subtitles | ، حينما ذهب والديه إلى مسرح الجريمة كانت بالضبط كما وصفها |
Tıpkı anlattığım gibi, tam da başlangıçta, olası çözümler her yerden önümüze geliyordu. | TED | بالضبط كما وصفتُ لكم في البداية، تم أخذ الحلول المحتملة من كل مكان. |
Aslına bakarsan tam da beklediğim gibi sonlandı kurnazca inkar edişin dahil. | Open Subtitles | حسناً , لقد انتهى بالضبط كما توقعت مع انكار مخادع |
Kesinti tam da müstehcenlik otoyoluna yapacağımız geziden önce oldu. | Open Subtitles | أجل , المدينة مظلمة جداً بالضبط كما كنا أنا و أنت نتجول عبر الطريق الوعرة |
Artık hayatın tehlikede. Ve eğer yaşamak istiyorsan gece boyunca söylediklerimi harfiyen yapacaksın. | Open Subtitles | حياتك على المحك الآن , و اذا أردت أن تعيش , فخلال الليل ستفعل بالضبط كما أقول |
Ama, söylediklerimi tam olarak harfiyen yapacaksın. | Open Subtitles | ولكن اريدكِ ان تقومي بالضبط بالضبط كما اقول فهمتي ذلك؟ |
Dediklerimizi harfiyen yaparsan kimsenin burnu bile kanamaz. | Open Subtitles | افعل بالضبط كما وجهناك ولن يصاب احد بأذى |
Herşey planlandığı gibi gitti. | Open Subtitles | كُلّ شيء مَحْسُوب بالضبط كما خطّطتُ. |
Ama beklemediğin ya da kabul edemeyeceğin şey... görevini sana öğretildiği şekilde yaptığın için... kendi şefinin odasında sırtından hançerlenmektir. | Open Subtitles | ما لا تتوقعه او توافق عليه فستحمله على ظهرك في مكتب رئيسك لتؤدى عملك بالضبط كما لقنوك |