"بالضوء" - Translation from Arabic to Turkish

    • ışık
        
    • ışıkla
        
    • ışığa
        
    • ışığı
        
    • Işıkta
        
    Ve bu cisim tam olarak gün boyunca alacağınız ışık miktarını bilecek. ve ihtiyacınız olan ışık miktarını size verebilecek. TED وهذا الكائن يكون قادراً علي أن يعرف كميه الضوء الذي يصلك خلال النهار. وقادراً علي أن يمدك بالضوء الذي تحتاجه.
    Yani ışık yüzünden kör olmak yerine onun bize gösterebileceği her şeyi görebiliriz. Open Subtitles إذا بدلا من أن نُعمى بالضوء نستطيع رؤية كل شيء يمكنه أن يُرينا
    Hidrojeni 10 milyon dereceye kadar ısıtırsanız yıldızların parlamasını sağlayan bir enerji çıkmaya başlar ve evrene ışık ve sıcaklık verir. Open Subtitles سخن الهيدروجين إلى حوالي عشرة ملايين درجة مئوية وسيبدأ بانتاج الطاقة التي تجعل النجوم تشع . و تمد الكون بالضوء والدفء
    Ve bu ışık yılları sürecek bir yolculuğu gerektirmiyor, ama burası ışıkla tanımlanan bir yer. TED انها لست رحلة تتطلب مئات السنوات الضوئية من السفر انه مكان كل شيء فيه محدد بالضوء
    Yıldızları ışıkla bastırdığınız zaman, onları göremezsiniz. TED لا يمكنكم رؤية النجوم إن أغرقتموها بالضوء.
    Retinamız çok küçük bir enerji aralığıyla, ışığa duyarlıdır ve o ışık aralığına, görünür ışık deriz. TED شبكية العين حساسة فقط للضوء ذي الطاقة المنخفضة لذلك فنحن نسمّي ذلك المجال الضوئي بالضوء المرئي.
    Aynı zamanda büyüleyici olan başka bir şey de bunun ışığı algılayabildiğinin düşünülmesidir. Open Subtitles ،لربما كان قادراً على استشعار الضوء ربما لديه خلايا بدائية تؤهله للاحساس بالضوء
    Işıkta kaldığımız sürece güvendeyiz. Open Subtitles نحن سنبقى بأمان طالما أننا بالضوء
    O zamanlar, ışık terapisi ile ilgili erken denemeler de vardı. TED في تلك الأوقات ، كانت هناك بعض المحاولات المبكرة أيضا عن العلاج بالضوء
    Çünkü bu durumda gölgeler görmüyorsunuz küçük hareketli pencereler görüyorsunuz. Bunlar retinanıza ışık geçmesini sağlıyor. TED حيث أنك لا ترى ظلالا بل نقاطًا متحركة تنفذ بالضوء إلى الشبكية
    Böylece bakterilerin yaşadığı o özel ışık organının üzerini açıp kapayabiliyor. TED بامكنه الفتح و الاغلاق على العضو المتخصص بالضوء الحامل للبكتيريا
    Mükemmel sonsuzluk ışık tarafından bozulduğunda büyük bir feryat duyuldu ve bütün kardeşler kaosa kaçtılar. Open Subtitles وعندما فسد هذا الفراغ الرائع بالضوء انطلق عويل عال
    Dokunmayla çalışan elektronik dövme veya ışıkla kızaran ya da dalgalanan giysiler gibi konseptlerde çalıştım. TED لقد عملت في مشاريع مثل الوشم الإلكتروني ، والذي يعمل باللمس ، أو الملابس التي تحمر خجلاً أو ترتعش بالضوء.
    Planımız, özetle, cadde üzerindeki güneş ışığını toplayan basit bir sistemle doğal güneş ışığını yeraltına çekmek, onu şehir kaldırımlarının aşağısına yönlendirmek ve yeraltına yönlendirilen ışıkla bitkilerin ve ağaçların büyümesini sağlamaktı. TED خطتنا،باختصار، أن نجذب ضوء الشمس الطبيعي إلى ماتحت الأرض باستعمال نظام بسيط يجمع ضوء الشمس في أعلى الشارع، وتوجيهه تحت أرصفة المدينة، مما سيسمح للنباتات والأشجار بالنمو بالضوء الذي سيوجّه تحت الأرض.
    70'li yıllarda Fizik alanında Nobel Ödülü aldı çünkü ışıkla inanılmaz şeyler yapmanızı sağlıyor. TED فازت هذه التقنية بجائزة نوبل للفيزياء في سبعينيات القرن الماضي. لأنها تمكنكم من القيام بأشياء رائعة فيما يتعلق بالضوء.
    Biliyorsunuz gökyüzünü geceleyin karanlık görürüz ancak o her zaman ışıkla doludur. TED لهذا نرى السماء في الليل مظلمة, لكنها ممتلئة بالضوء طوال الوقت.
    Isaac Newton'ın ışığa duyduğu kalıcı hayranlık çocukluğunda başladı. Open Subtitles إفتتان إسحاق نيوتن الدائم بالضوء بدأ عندما كان طفلاً
    Hala o güzel ışığa inanıyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت ما زلت تؤمن بالضوء الجميل أليس كذلك؟
    Fotoğrafçılık, ışığı geçici konumundayken yakalama bilimidir. Open Subtitles التصوير الفوتوغرافي هو علم الأمساك بالضوء بشكله الدائم
    Moleküllerin varlığı kütle çekiminin ışığı büktüğü fikri gibi şeyler. Open Subtitles أشياء مثل وجود الجزيئات فكرة أن الجاذبية تنحني بالضوء
    Işıkta kaldığımız sürece iyi olacağız. Open Subtitles سنكون بخير , سنبقى بالضوء سنعبر هذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more