| doğayla baş başa, ağaçlar, çiçekler ve Leydi Marian ile.. | Open Subtitles | ربما الأنفراد بالطبيعة ، في الغابة بين , الأشجار والزهور |
| İnsanlar çok uzun seneler boyunca doğayla iç içe, etkileşim içinde yaşamışlardır. | TED | كان البشر على علاقة بالطبيعة بطريقة مؤثرة جداً ولوقت طويل. |
| Anne ve çocuk arasındaki ten duvarının kalktığı andır, bir natüralistin yalnızca doğada özgür olmasıdır. | TED | إنها اللحظة عندما يختفي حاجز الجلد بين الأم وابنها. إنها اللحظة عندما يشعر عالم الطبيعة أنه حر بالطبيعة. |
| doğada buna benzer şeylere rastlandığını söylüyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أقول فقط أنه ليس أمراً ليس بالمألوف بالطبيعة, هذا كل شئ. |
| Bu gibi sorunlarla uğraşmakta tecrübesizim. Ve doğal olarak başaramayabilirim. | Open Subtitles | فأنا قليل الخبرة بهذه المسائل، وطائشٌ بالطبيعة |
| Doğa Ananın parmak izleri sayesinde binalarımız inşa edilmiş ortamda bizi doğaya bağlıyor. | TED | إنها بصمات الطبيعة الأم التي تجعل مبانينا تربطنا بالطبيعة في بيئة البناء. |
| doğanın çok iyileştirici bir kısmı var, ve bu da bizim ayarlandığımız kısmı. | TED | هناك شيء بالطبيعة يحيينا، وهي جزء من الكيفية التي ننسجم بها. |
| Bu bize gösterdi ki, gerçekten Afrika doğasını umursayan bir topluluk yarattık. | TED | فقد أظهر هذا لنا فعلًا أننا هيأنا مجتمعًا من الناس الذين يهتمون بالطبيعة في إفريقيا. |
| National Geographic Doğa söyleşisine katılmaya en çok yaklaşan oydu. | Open Subtitles | الأقرب جاء إلى المناجاة بالطبيعة كانت تشترك إلى جغرافي وطني. |
| İlk oymalar deşifre edildiğinde, bütün yazıtların doğayla ilgili bir inanç üzerinde olduğu, zamanın geçişi ve yıldızlarla ilgili gözlemlere dayandığı iddia edildi. | Open Subtitles | اول مخطوطة قمنا بفكها كانت تؤمن بان الدين بالطبيعة تركز على مسيرة الوقت |
| Demek istediğim, bu, doğayla ilgili daha büyük projelerde çalışmana zemin olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيجعلك ترى الصورة كاملة وليس جزءاً منها خاصة فيما يتعلق بالطبيعة وجوهر الأشياء |
| Çin'in güneyinde doğayla olan uyum çok daha ölümcül bir şekilde sürüyor. | Open Subtitles | في جنوب الصين، العلاقة بالطبيعة يبدو أكثر وحشية. |
| Bu nedenle, doğada her yerde şekiller vardır. | Open Subtitles | لذا فإن هناك تفاصيل الارقام في كل مكان حولنا بالطبيعة |
| doğada bulunmayan bir madde yaptılar. | Open Subtitles | خلقوا المادّة التي لا يفترض تواجدها بالطبيعة |
| Bu doğada bulunmayan bu yapı, var olan maddelerden yapılmış olamaz. | Open Subtitles | انها تركيبة لا وجود لها بالطبيعة الأمر الذي لا يمكن تشكيله من المواد الموجودة |
| Makyaj kullanmadığında doğal, güzelligi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت لا أتحمل المكياج، أنا جميلة بالطبيعة. |
| Süt Loncası ve Meyve Birliği doğal ittifaklardır. | Open Subtitles | نقابة الالبان و جمعية الفاكهة بالطبيعة حلفاء |
| Meyve ve peynir doğal ittifaklar, doğru mu? | Open Subtitles | الفاكهة والجبن بالطبيعة حلفاء ، اليس كذلك ؟ |
| Ve doğaya değer veren bir jenerasyon yetiştirmenin tek yolu onların doğaya dokunmasına izin vermek. | TED | والطريقة الوحيدة التي يمكننا بها تربية جيل من الناس يهتمون بالطبيعة هو أن نتركهم يلمسون الطبيعة. |
| doğanın çevrelediği bu sıcak ev ona kendini evinde hissettirecek. | Open Subtitles | ...هذا المنزل المريح المحاط بالطبيعة سيشعره حتماً أنه في موطنه |
| İnsan karakterini çok iyi yargılar, insan doğasını iyi bilirsiniz. | Open Subtitles | أنت مثل القاضي الممتاز بالحرف الواحد و معرفتك بالطبيعة البشرية لا نظير لها |
| Ve bir gün, onları bahçeye Doğa hakkında kelime öğretme amaçlı götürmeye karar verdi. | TED | وذات يوم قررت أن تأخذهم إلى الحديقة لتعليمهم الذخيرة اللغوية المتعلقة بالطبيعة |
| Yeryüzüne faydalı olan ve korkulan bir şeyden ziyade doğayı rehber olarak kullanan bir sistem yaratabilir miyim? | TED | هل كان في مقدوري أن أبدع نظامًا يكون مفيدًا للأرض ويستنجد بالطبيعة كدليل بدل الاعتماد على شيء تُخْشى عواقبه؟ |
| Şimdi seninle iletişim halindeyim ama anlatmaya çalıştığım ben doğuştan komedyenim. | Open Subtitles | أعمل فى الإتصالات الان ما أحاول قوله أننى ممثل هزلى بالطبيعة |
| Doğadaki her şeyin başka bir şey ile ilişkili olduğu fikrini her zaman benimsedim. | Open Subtitles | أعجبتني فكرة أنّ كلّ شيء بالطبيعة.. له صِلة بشيء آخر. |
| İnsan tabiatına olan inancımı tazelememi sağlayacak bir olay. | Open Subtitles | هذا يكفى لتجديد إيمان المرء بالطبيعة البشريه |