Şey, bu şey uzunlamasına katlanmış, tıpkı onu cebinde taşıyan biri gibi. | Open Subtitles | إنها ورقة مطوية بالطول وكأن أحداَ كان يحملها في جيبه |
- Evet ama uzunlamasına ve çok ince olacak. | Open Subtitles | هل يجب أن اقطعها ؟ نعم , لكن بالطول بشكل رفيع |
Bunun da nedeni, kurbağanın retinasında sadece uzunlamasına hareketlere tepki veren çevresel sinirlerdir. | Open Subtitles | و ذلك لأن توجد عند ضفدع العلجوم دوائر عصبية في شبكية العين التي تستجيب فقط إلى الحركة بالطول. |
O uzunlukta yeşilimiz kalmamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا يبدوُ أن لدينا من اللون الأخضر بالطول الذي تريده |
Kollar doğru uzunlukta görünüyor. | Open Subtitles | هذه الأكمام تبدو بالطول المُلائم. |
Şef Vola dana etini alır, uzunlamasına keser, unlar zeytinyağında kızartır, peynir ve domates sosuyla bular. | Open Subtitles | الطاهي ( فولا ) تولى مهمة طبخ لحم العجل قطعها بالطول , خبزها وجعلها تقلي في زيت الزيتون |
Bu kollar doğru uzunlukta gibi. | Open Subtitles | هذه الأكمام تبدو بالطول المُلائم. |