Halkım sürekli kil kullanarak inşa ediyorlar, ama çamur ile ilgili hiçbir yenilik görmüyorlar. | TED | قومي يبنون دائماً بالطين لكنهم لا يرون أية ابتكار في الطين |
Muhtemelen evin içini köpek yavrularıyla doldurup halılara çamur izi bırakan biri olmadığı için tanrıya şükretmiştir. | Open Subtitles | ربما شكرت الله لأنه لم يعد عندها من يملأ بيتها بالجراء المهجنة ويلوث سجادها بالطين |
Terlemiş ve çamur içinde bekleyişimiz, orada olanları asla unutamam. | Open Subtitles | أنا لَنْ أَنْسي الوَضْع هناك، التغطي بالطين الُتَعرِّق، إلانتظار. |
"Eğer onlara rüzgara karşı arakadan yaklaşırsan, onları biraz iteklersin ve pat diye çamura yuvarlanırlar. | TED | وان قدمت اليها من الخلف . .بهدوء ودفعتها فجأة .. سوف تقع على الارض وتتلوث بالطين |
Canım annem bahçede toprağı kazmakla meşguldü ve yanına oturup çiçeklerin yanındaki çamurla oynadım. | TED | أمي العزيزة كانت في الحديقة منشغلة بتفتيت التربة، وجلست بجانبها، ألعب بالطين على سرير من الأزهار. |
Bir saniye sonra, bir adam, çamurun içine düşer suratı tanınmayacak haldedir ve kekeliyordur. | Open Subtitles | بعد لحظات ، رجل منفعل للغاية ممتلئ بالطين ، وجهه ينزف بالدماء بحيث يصعب التعرف عليها ، يدخل بتعثر |
Yüzü çamurlu bir adam herhangi biri olabilir. | Open Subtitles | إن رجلاً وجهه ملطخ بالطين قد يكون من أى لون |
Ve, eğer yanılmıyorsam, Thames civarındaki çamur ile kaplanmış. | Open Subtitles | ولو لم أكن مخطئا فهو ملوّث بالطين الموجود اساسا بجوار نهر التايمز |
Genç efendi Bruce gri midillisinin üzerinde, ben de arkasında patates çuvalı gibi, çamur içinde ve burkulan ayak bileğimle uğraşıyorum. | Open Subtitles | كان يوجد السيد بروس الشاب يقود خيله الصغير معي خلفه مثل كيس بطاطا قديمة، مغطاة بالطين تعتني بقدم مصابة |
Genç efendi Bruce gri midillisinin üzerinde, ben de arkasında patates çuvalı gibi, çamur içinde ve burkulan ayak bileğimle uğraşıyorum. | Open Subtitles | كان يوجد السيد بروس الشاب يقود خيله الصغير معي خلفه مثل كيس بطاطا قديمة، مغطاة بالطين تعتني بقدم مصابة |
Asıl heyecan, çamur banyosu ardından uykusuz bir gece geçirmek. | Open Subtitles | مثير جدًا، أستحمام بالطين وليلة بلا نوم. |
"Johnny" konusunu tartışmayı düşünmüyorum ama çamur içinde güzel görünüyorsun. | Open Subtitles | لن أحتمل هذا كثيراً... ولكنك تبدين جميلة وأنت مغطاة بالطين |
çamur içinde kalsa ya da içi kum dolsa bile ateş eder. | Open Subtitles | سوف يطلق ولو كان مغطى بالطين او مملوء بالرمال |
Savaş haberlerini duydukça... onun bir yerlerde çamur ve kan içerisinde ölmüş olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | أسمع بهذه المعركة أو تلك أراه واضحاً مثل الشمس يرقد ميتاً غارقاً في دمائه بالطين في مكان ما |
Gerçekten Beatrix, yüzü gözü çamur içinde olan bir genç kızla hangi genç adam evlenir? | Open Subtitles | حقا, بيتركس , اي شاب سوف يتزوج من فتاه بوجه مغطى بالطين ؟ |
Evime girip çıkarken arkanda çamur izleri bıraktın. | Open Subtitles | وتركت آثار خطاك الملطخة بالطين في منزلنا |
Xhosa kabilesinin. Ergen erkek çocukları, vücutları beyaz çamura bulanmış halde toplumdan kopuk yaşıyorlar | TED | عاش المراهقون في عُزلة، تم تغطية أجسادهم بالطين الأبيض. |
At huysuzlandı ve üçümüzü de çamura buladı. | Open Subtitles | ومن ثم حصاني فعلها بقدمه وأغرقنا بالطين نحن الثلاثة |
çamurla da kaplansa, kumla da dolsa ateş etmeye devam eder. | Open Subtitles | سوف يطلق ولو كان مغطى بالطين أو مدفون تحت الرمال |
Şöyle ki, titiz, renkli, köy kadını, bu kasabanın tüm yolları çamurla kaplı olduğundan olabilir. | Open Subtitles | حسناً, أيتها المرأة العصبية ذات اللون الأسمر يمكن أن يكون بسبب أن طرق القرية معبّدة بالطين |
Neden sehpanın üstünde kilden heykelim var? | Open Subtitles | لماذا يوجد دمية بالطين لي على طاولة القهوة؟ |
Kumu alır, kille karıştırırız ve inşa etmeye devam ederiz. | TED | نأخذ التراب, ونخلطه بالطين ونستمر في البناء |
Bir saniye, sempati çamuru alabiliyor muyum yani? | Open Subtitles | انتظري لحظة هل يمكنني ان احصل على علاج بالطين تعاطفي؟ |