Ameliyat yerine AAA'sını ilaçla tedavi ediyorum. | Open Subtitles | ،وبدلاً من الجراحة سأعالج الأوعية المتمددة بالعقاقير |
- Hayır. Sadece kemoterapi. Yalnız ilaçla da yenebiliriz. | Open Subtitles | لا، بل معالجة كيماويّة يمكننا القضاء عليه بالعقاقير فقط |
Aslında, sistemin içinde yok olup gidiyor. Bir sürü ilaçlarla dolduruldu ve unutturuldu. | Open Subtitles | حسناً, لقد تلاشت في روتين النظام و إمتلاً جسدها بالعقاقير ونُسي أمرها |
Şu an ilaçlarla dolu bir binadayım acı da olsa bunun farkındayım ama ben bununla uğraşıyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في مبنى مملوء بالعقاقير الآن، حقيقة أعرفها بكل ألم، ولكنني أفعل هذا. |
Bildiğin gibi ilk olarak ilaçlar, sonra kayıp ruhlarla dolu bir hastane. | Open Subtitles | يبدأون بالعقاقير المُخدرة, ثُمَّ مُستشفى ملىء بالأرواح الضائعة. |
Psikoloji yan etkisi olan ilaçları listeledim hepsini kontrol ettirdim. | Open Subtitles | ولهذا أعددت قائمة بالعقاقير التي تسبب أعراضاً جانبية نفسية... وأمرتهم بالبحث عنها أيضاً |
Vücudumu ilaçla doldurdun ve o morg çekmecesine tıktın. | Open Subtitles | لقد ملأتني بالعقاقير... و وضعتني في درج للموتى. |
Evet, artık ilaçla dolu olarak giderim. | Open Subtitles | نعم، أن أذهب الآن مليئة بالعقاقير |
Bunun kahrolası ilaçlarla alakası yok. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بالعقاقير المخدرة الملعونة. |
Ama ilaçlarla hastalığı kontrol altında tutabiliyoruz. | Open Subtitles | لكننا أستطعنا أن نُسطير على . المرض بالعقاقير |
Bunu ilaçlarla kontrol altında tutabiliyoruz hasta hissederseniz, hemen yardım isteyin. | Open Subtitles | الأعراض يُمكن أن تسوء . كلما تأخرت لكننا أستطعنا أن نُسطير على . المرض بالعقاقير لذا لا تتأخر فى طلب المساعدة . اذا شعرت بالمرض |
Şu ilaçlarla dolu depolar. | Open Subtitles | هناك مستودعات مليئة بالعقاقير |
Bildiğin gibi ilk olarak ilaçlar, sonra da kayıp ruhlarla dolu bir hastane. | Open Subtitles | يبدأون بالعقاقير المُخدرة, ثُمَّ مُستشفى ملىء بالأرواح الضائعة. |
Sonra para akışı, ihtiyaç duyulan geniş ilaç portföyünü satın almaya kullanılır ve o ilaçlar onay sürecinden yavaş yavaş geçmeye başlarlar ve geçtikleri her aşama sonrası, daha da değerlenirler. Birçoğu sürecin sonuna ulaşamaz fakat birkaçı bunu başarır | TED | هذا المال يستعمل فيما بعد لشراء المستند التجاري الخاص بالعقاقير الذي تحتاجه و هذه العقاقير تقوم بايجاد طريقها نحو اجتياز المرحلة و الحصول على الموافقة, و في كل مرة تجتاز فيها مرحلة تالية تكتسب قيمة. و معظم العقاقير لا تنجح في الإجتياز, |
Reçetesiz ilaçların yerini tutamayacağı ve sadece eczaneden alınabilecek ilaçları hemen bulman gerek. | Open Subtitles | نريد منكِ تعقّب العقاقير التي لا يمكن تقليدها و مضاهاتها بالعقاقير التي تباع من دون وصفة طبية و التي يمكن توزيعها فقط من قِبل صيدلي و عليكِ القيام بهذا سريعاً |
- Scarlett reçete ilaçları mı satıyordu? | Open Subtitles | هل كانت تتعامل (سكارليت) بالعقاقير ؟ |