KGS'yi yaşamış ve kısır olan bir sürü kadın var. | TED | هناك الكثير من النسوة اللاتي مررن بتجربة الختان أصيبوا بالعقم. |
Çünkü eğer radyasyon varsa kısır olabilirsin. | Open Subtitles | لأنه إذا كان هناك إشعاعاً فمن الممكن أن تصابوا جميعكم بالعقم |
Üreme sistemi kemoterapi yüzünden harap olmuş, kısır ve sen onun hamile kalmasını sağlıyorsun. | Open Subtitles | و التي كان جهاز الإنجاب عندها محطّم بسبب العلاج الكيماوي كان مصاب بالعقم و جعلتها تحمل |
Shepherds gezegeni kısırlaştıran bir gaz yarattı. | Open Subtitles | الفريق " شيبارد " أنشأ الغاز الذي أصاب العالم بالعقم |
Shepherds adındaki gizli grup insanları kısırlaştıran bir gazı dünyaya salmaya başladılar. | Open Subtitles | ألقت جماعة سرية تدعى الرعاة غازاً تسبّب بالعقم للبشرية بأسرها "نبأ عاجل الشعب بأكمله ينهار" |
Gezegeni yeniden hayvanlara... vermek isteyen Shepherdlar adında... gizli bir grup, tüm insanlığı kısırlaştıran bir gaz yaydı. | Open Subtitles | في محاولة لإعادة الكوكب إلى الحيوانات ألقت جماعة سرية تدعى "الرعاة" غازاً أصاب البشرية كلها بالعقم |
Değilse, bir kadını yok yere kısır etmiş olacağız. | Open Subtitles | حسنا، إذا لم يكن موجودا، فلقد أصبنا إمرأة بالعقم |
Radyasyonun kısır yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أن الاشعاع قد يصيبك بالعقم. |
Sean'ın spermleri kısır ailelere verildi... | Open Subtitles | سمح سائل (شون) المنوي لأزواج مصابين بالعقم بـ... |