- Alınma ama söz konusu ilişkiler olunca gerikafalı bir gelenekçisin. | Open Subtitles | و لكنك تصبح تقليدياً غليظاً عندما يتعلق الأمر بالعلاقات يا صديقي |
Acentada çalışmaya başlayalı çok olmadı, ama bir nevi halkla ilişkiler bölümünde görev yapıyorum. | Open Subtitles | اننى مع هذه الوكالة منذ وقت قليل لكن هناك اننى اعمل بالعلاقات العامة |
Yani ilişki problemin senin ruhunun son kaderinden daha önemli? | Open Subtitles | إذن فالمشكلة متعلقة بالعلاقات أكثر مما هي متعلقة بمصير روحك النهائي؟ |
Bu yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde ilişki sorunlarına sebep olabilir. | Open Subtitles | نتعلم أن هذا يمكن أن يتسبب في مشاكل بالعلاقات في الحياة فيما بعد |
Ben eski kafalıyım. Evlilik dışı ilişkileri anlamıyorum. | Open Subtitles | حسناً أنا قديم الطراز، أنا لا أؤمن بالعلاقات خارج الزواج |
Sanırım önümüzdeki iki hafta boyunca güvenli seks yapacağım. | Open Subtitles | أظن للأسبوعين القادمين يفضل أن ألتزم بالعلاقات الآمنة |
Daha doğrusu, kadınların ilişkilerde erkeklerin onları nasıl hayal kırıklığına uğrattığını düşündüklerini. | Open Subtitles | ام لأكون اكثر تحديداً, كيف يشعرون النساء بأن الرجال يحبطونهم بالعلاقات |
Durun, bunun halkla ilişkilerle ilgisi yok. Ben çocuğun hayatından bahsediyorum. | Open Subtitles | هذا لا علاقة له بالعلاقات العامة ،أنا أتحدث عن حياة الصبي |
Belki bir halkla ilişkiler kadınının ambalajını değiştirdiği Eski Erkek. | Open Subtitles | ربما هو مجرد الرجل القديم تمت إعادة تسميته وإعادة تغليفه من قبل امرأة ذكية بالعلاقات العامة |
O gün, daha sonra ilişkiler hakkında düşünmem gerekti - sizi yeni ve egzotik bir şeye açanlar, | Open Subtitles | لاحقاً بذلك اليوم, بدأت بالتفكير بالعلاقات. هناك تلك العلاقات التي تقدمك لشيء جديد و غريب. |
Japonlar için ilişkiler önemlidir. İlk yemeğim harika olmalı. | Open Subtitles | الأمر يتعلق بالعلاقات مع الياباني، أول موعد بيننا يجب أن يكون مثالياً |
Halkla ilişkiler ve gazete makalelerine değil işine konsantre olup hak edinen öğretmenlere saygısızlık olacaktır. | Open Subtitles | وهذا احتقار للمعلمين الذين كسبوا طرقهم بالخبرة والذين يجهدون في قاعات الدرس لا بالعلاقات العامة وبمقالات الصحف |
İlişkiler konusunda çok evhamlı; çok korkuyor çünkü benden çok hoşlanıyor. | Open Subtitles | إنه خجول عندما يتعلق الأمر بالعلاقات العاطفية، إنه خائف لأنه معجب بي كثيرا |
Bu, neden ikinizin cinsel ilişki ihtiyaçlarınızı gidermek için aranızda yapay bir eşcinsel evlilik yarattığınızı açıklıyor. | Open Subtitles | انه قوة سأوضّح لماذا انتما الاثنان يجب ان تفعلا زواج شواذ اصطناعي لإشباع حاجتك بالعلاقات الحميمة |
Pembe dizi tarzı ilişki konularından uzaklaşıp daha büyük, hızlı ve bağımsız çılgınlıklara geçmeyi umuyorum. | Open Subtitles | آمل بأننا نستطيع الهرب من الانزلاق في الأشياء المتعلقة بالعلاقات الحميمة وإلى أكبر وأسرع خطى نحو مغامرة ذاتية. |
Şu anda ilişki için akıl verecek insan ben miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | لست متأكده أنني الشخص لأوزع نصائح بالعلاقات في هذه اللحظه |
Hepsini atlatmayı başardık buda beni bir nevi ilişki uzmanı yaptı.(Tessa'ya Sor) | Open Subtitles | اكتسبنا من خلالها بالخبرة مما جعلني خبيرة ذو أهمية بالعلاقات |
Greg ilişki denen şeye inanmıyor olmam benim kolay biri olduğum anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ( جريغ ) كوني فقط اني لا اؤمن بالعلاقات لايعني اني سهلة المنال |
Daha sonra ilişkileri ve lobotomi ameliyatlarını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | فيما بعد، فكرت بالعلاقات و الجراحات الفصية |
Halkla ilişkileri ne hâle getirdiğiniz konusunda en ufak bir fikriniz var mı acaba? | Open Subtitles | هل لديك فكرة عن الفوضى التي عملتها بالعلاقات العامة ؟ |
Başından beri not için seks teklif ediyordu. | Open Subtitles | كنتِ محقة ، لقد كانت تتاجر بالعلاقات مقابل الدرجات طوال الوقت |
Ben halkla ilişkilerde çalışıyorum. Bağış toplamanıza yardım edebilirim diye düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أعمل بالعلاقات العامة و يمكنني تنظيم حفل خيري |
- Askerî bir daire, tahminimce. Davada dış ilişkilerle ilgili bazı hassas meseleler geçiyormuş. | Open Subtitles | قالوا بأن القضيّة تتضمّن بعض المسائل الحساسة بالعلاقات الأجنبيّة |
Bu nedenle yönetim birimleri arasındaki ilişkilere, kamu sektörüne gelince mücadelenin önemini anlıyoruz. | TED | لذلك نفهم أهمية الصراع حينما يتعلق الأمر بالعلاقات بين أفرع الحكومة، في القطاع العام. |