"بالغرض" - Translation from Arabic to Turkish

    • işe
        
    • görür
        
    •   
    • yarıyor
        
    • olur
        
    • yarar
        
    • idare
        
    • olabilir
        
    • kadarı
        
    • uyar
        
    • yeter
        
    • iyidir
        
    • olacak
        
    • işimizi
        
    • uygun
        
    Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. Umarım yaraları seversin. Open Subtitles في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض.
    Ciddiyim, bu, sizin seviyenizdeki kan meraklılarının işini görür ama garanti veremem. Open Subtitles لا، لكن بجدية، هذا قَدْ أوفِ بالغرض على مستوى دخولِكَ حشّاشو دمِّ،
    Yapılmış en kapsamlı beyin akım grafiği makinesi olmayabilir ama görecektir. Open Subtitles لعله ليس الطفرة الأهم في تاريخ آلات التخطيط الدماعي ولكنه سيفى بالغرض
    Düşene bir tekme de ben atmak istemem ama bazen işe yarıyor. Open Subtitles لا أحبذ ضرب رجل وهو راقد على الأرض لكنه يوفي بالغرض أحيانا
    Fark etmez, portatif bir karyola yeter. Birkaç sandalye de olsa iyi olur. Open Subtitles أي شيء ، كوخ أو بعض المقاعد هنا ستؤدى بالغرض
    Daha iyi bir şeyiniz yoksa bunlarla idare etmek zorunda kalacağız. Open Subtitles ، إذا لم يكن لديك أفضل من ذلك هذه ستفي بالغرض
    - Rica ederim. Genelde kedi ve köpekler ama işe yarar. Open Subtitles في العادة، أنا أفعل ذلك للقطط والكلاب ولكن هذه ستفي بالغرض.
    Bana avuç avuç bozuk para atman da pek işe yaramayacaktır. Open Subtitles حسنًا، رمي مقدار قليل من العملات المعدنية عليّ، لن يفي بالغرض.
    Tek ihtiyacımız bir oyun kartı. Herhangi bir kart işimizi görür. TED كل ما نحتاجه هو ورقة لعب. أي ورقة ستفي بالغرض.
    Önümüzdeki akıntının yanında düz alan var. İşimizi görür sanırım. Open Subtitles . هناك أرض مستوية أمامنا بجانب النهر اعتقد أنها ربما تفي بالغرض
    Bu silah kesin işini görür, eğer nişan alırken destek alabilecek bir çit bulabilirsen! Open Subtitles انه سيفي بالغرض لو وجدت من تبارزينه عندما تصوبي هذا المسدس نحوه
    Ama aynı zamanda şu da açıklığa kavuştu ki asıl teknolojide değildi TED لكن يبدو واضحًا أن التكنولوجيا لن تفي بالغرض
    Taştaki kılıç değil belki ama yine de işe yarıyor. Open Subtitles ليس سيفاً مغروساً في صخرة لكنّه ما يزال يفي بالغرض
    Eminim ateş demirimiz bize yardımcı olur. Open Subtitles بالتاكيد فان سيخ النار الحديدى سيفى بالغرض
    Arka bahçe sayılmaz ama idare eder. Open Subtitles أنها ليس ليست حديقتك الخلفية و لكنها ستفى بالغرض
    Dünkü şovunuzda çıkanlar olabilir. Open Subtitles ذلك الاثنان اللذان كانا في برنامجك بالأمس سيفيان بالغرض
    Bu kadarı yeterli olur. Open Subtitles من المفترض أن يفي ذلك بالغرض من المفترض أن يكون كافٍ
    İkinci Oğullar olabilir. Bana uyar gibi duruyor. Open Subtitles أخوية الأبناء الآخرين، ستفي بالغرض ومناسبة لي
    - Keşke bir deste kâğıt getirseydim. - Elinizi verin yeter. Open Subtitles ربما كان يجب ان احضر طاولة الكروت, أن كفّك يفى بالغرض.
    AW Magnum iyidir. Nereden buldun bunu? Open Subtitles اي دبليو ماغنوم يفي بالغرض من اين حصلت عليه ؟
    Yeterli değil biliyorum, ama kuru, ılık ve de samana ihtiyacınız olacak. Open Subtitles سوف تصادفك اسطبلات وكهوف انه ليس بجيد ولكنه يفي بالغرض فستجد تبن جاف ودافئ كثير هناك
    Bu uygun olmayan, anlaşılması zor, ve kabul edilemez bir şeydir. Open Subtitles انه غير ملائم –و غير وافي بالغرض – و غير مقبول

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more