"بالغريزة" - Translation from Arabic to Turkish

    • içgüdüsel
        
    • içgüdüyle
        
    • sezgi
        
    Branch'i vurduktan sonra fişeği çıkardın, sadece... sadece içgüdüsel olarak. Open Subtitles بعد أن أطلقت على برانش أخرجت غلاف الرصاصه فقط.. بالغريزة
    Ben, içgüdüsel bir kapitalist, inançlı bir sosyaliste dönüştüm. Open Subtitles انا, الرأسمالى بالغريزة, اصبحت اشتراكيا بالأتهام
    İçgüdüsel olarak kendimi parktaki o banka giderken buldum. Open Subtitles بالغريزة ، تتبعت نفسى و هى تقترب من مقعد المتنزه
    İçgüdüyle alakalıydı aslında ama bunu neden yaptığımı hatırlatıp deneyimimi geliştirmemi sağladığınız için teşekkür ederim. Open Subtitles كان يتعلق الأمر بالغريزة ، لكن شكراً لكِ لتذكيري بسبب فعلي ذلك الأمر ولمُساعدتي
    İçgüdüsel olarak hareket ediyor. Derin, karanlık ve İlkel bir içgüdüyle. Open Subtitles مازال يعمل بالغريزة غريزة أساسية
    Annenin kalbi sezgi ve duygularla yönlenir bu değişiklikleri bir savaş olarak görür. Open Subtitles قلب الأم مدفوع بالغريزة والمشاعر... فيرى هذه التغيرات بشكل عصياني
    İçgüdüsel olarak anlardım ki söylediklerin kastettiklerin değil. Open Subtitles لكني عرفت بالغريزة أنكِ لا تعنين ما قلتِ
    İçgüdüsel olarak torbayı çıkartacağını biliyordu. Open Subtitles عرفت بأنها ممكن أنها تحاول تمزيق الكيس بالغريزة
    Bıçağı sokunca, kaslar içgüdüsel olarak sertleşir ve bıçağa tutunurlar. Open Subtitles بمجرد وضع السكين فيه العضلات تُصلب بالغريزة. ويتمسكون بالسكين.
    Kızlar, annelerinin rahmindeyken bile, içgüdüsel olarak, hayatta kalmak için birbirlerine sımsıkı tutunmaları gerektiğini biliyorlardı. Open Subtitles الفتيات ، حتى في رحم أمهاتهم عرفوا بالغريزة أنهم لكى يبقوا على قيد الحياة يجب عليهم التمسك ببعضهم البعض
    İçgüdüsel. Seni korumalıydım yada öyle birşey. Ben... Open Subtitles بالغريزة, لكى احميك او شئ كهذا
    O iyi ve de kötü her şeyi içgüdüsel olarak kendisinde cismanileşltirir. Open Subtitles انها تربط كل شئ, الخير و الشر, بالغريزة
    Çünkü Bayan Oliver içgüdüsel olarak onun bir nükleer bilim adamı olduğunu biliyordu. Open Subtitles لأنه يعلم بالغريزة انه عالم ذرة,
    Tamam, "silah" diye bağırır ve ikisi de içgüdüsel olarak dönerler. Open Subtitles حَسَناً، لذا هي تَصْرخُ "مسدس"، وكلاهما تستديرينِ بالغريزة.
    içgüdüsel olarak gelir. Open Subtitles يأتى بالغريزة وحسب.
    İlk tanıştığımızda ortağın alaycı davranıp "Evet, efendim" dediği zaman, içgüdüsel olarak rozetine onu korur gibi dokundun. Open Subtitles عندما إجتمعنَا أولاً، عندما شريككَ كَانَ ساخرَ وقِيلَ "نعم , ma'am, " وَصلتَ بالغريزة لدرعِ مخبرِكَ، كما لو أنَّ أنت كُنْتَ تَحْميه.
    Biraz sezgi, biraz içgüdüyle. Open Subtitles نصف السر في الاحساس والنصف بالغريزة.
    Hafızayla değil içgüdüyle öğrenip öğrenemediğini görmek için hep aynı cisimleri elektrikli bırakıyorlardı. Open Subtitles و كان الهدف هو معرفة إن كان بإمكان (سامي) تعلم تفادي الأشياء المكهربة ليس بالذاكرة و لكن بالغريزة
    Tamamen içgüdüyle alakalı. Open Subtitles الأمر كله يتعلق بالغريزة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more