"بالفساد" - Translation from Arabic to Turkish

    • yolsuzluk
        
    • yolsuzlukla
        
    • rüşvetle
        
    • yolsuzluğu
        
    • yolsuzlukları
        
    • yozlaşma
        
    Yani yetkililer veya iş dünyası arasındaki herhangi bir yolsuzluk suçlaması ya da elaltı anlaşması büyük bir sosyal kargaşa veya huzursuzluk çıkarabilir. TED لذلك فإن أي اتهامات بالفساد أو تعاملات مستترة بين السلطات أو رجال الأعمال سيثير سخطا اجتماعيا أو حتى اضطرابات.
    Fakat bu, yolsuzluk yaptığından şüphelenilen bir memuru da içeren ve İçişlerini ilgilendiren bir mevzu. Open Subtitles لكن هذه المشكلة متعلقة بالشؤون الداخلية و تضمن ضابطاً مشكوكٌ فيه بالفساد سنتعامل مع الأمر بطريقتنا الخاصّة
    İki defa yolsuzlukla suçlanmış. İki seferde de suçlamalar düşürülmüş. Open Subtitles لقد تم اتهامه بالفساد مرتين وأسقطت التهم في المرتين
    Bu durum ticaret yollarının Mandalore'a kapatılmasına neden oldu ve bizi yolsuzlukla dolu karaborsaya yönelmeye mecbur bıraktı. Open Subtitles تسببت فى اغلاق طرق التجارة الى ماندلور ... واخبرتنا على التحول الى السوق السوداء المليئه بالفساد
    Cehennem Mutfağı, rüşvetle yönetilen bir masumiyet kalesiydi. Open Subtitles مطبخ الجحيم كان مكان برىء محكوم بالفساد
    Benim kalmamı istiyorsan bu programda olan her yolsuzluğu söylemen gerek. Open Subtitles و الآن اذا أردت الحفاظ علي عليك أن تخبرني بكل شيء يتعلق بالفساد و الذي ما زال في البرنامج
    Sizin de bildiğiniz gibi iş yürüttüğünüz sektörde yıllardır süre gelen yolsuzlukları soruşturuyoruz. Open Subtitles كما تعرف نحن نحقق بالفساد فى عملك الذى يبدو أنه يجرى من سنوات
    Çita Jenerasyonu, yozlaşma konusunda saçmalıklara... ...tahammül göstermeyen yeni bir Afrikalı nesli. TED إن جيل الفهد هي سلالة جديدة من الأفارقة الذين لا تحتمل أي سلوك أحمق يتعلق بالفساد.
    yolsuzluk yaptığı biliniyordu ama dokunulmazdı. Open Subtitles وكان معروفاً بالفساد ولم يستطع أحد محاسبته
    Dolandırıcılık ve yolsuzluk suçlamalarına bir yorumda bulunmak ister misiniz? Open Subtitles أتود التعليق على المزاعم بالفساد والاحتيال؟
    Dolandırıcılık ve yolsuzluk suçlamalarına bir yorumda bulunmak ister misiniz? Open Subtitles أتود التعليق على المزاعم بالفساد والاحتيال؟
    Başkan Grant, inşası sırasında yolsuzluk yapan herkesin kanunlar çerçevesinde en ağır cezayı almaları konusunda kararlı. Open Subtitles الرئيس غرانت مصمم لرؤية هؤلاء المذنبين بالفساد ان يتم معاقبتهم بأقصى ما يسمح به القانون
    Asılsız yolsuzluk suçlamaları onu gücünden etti. Open Subtitles لقد تورّط في إتهامات بالفساد غير صحيحة.
    Adalet terazisinin yolsuzlukla ağırlaştırılmasına. Open Subtitles لأن ميزان العدالة مثقل بالفساد.
    Peter'in kendi kampanya yöneticisi yolsuzlukla suçlanıyor. Open Subtitles إن مدير حملة بيتر الانتخابية ...متهم بالفساد
    Ekvador gazetecileri hapse atmakta rekor sahibi bir ülkeydi ve bir WikiLeaks telgrafında yolsuzlukla suçlanıyordu. Open Subtitles الإيكوادور) كان لديها سِجلِاً فى) وضع صحفيين داخل السجن، وإتُهِمت بالفساد فى برقيّة لـ"ويكيليكس".
    Kadam'ın rüşvetle suçlandığını biliyorsun. Open Subtitles أنت تعرف أن كادام كان المتهمين بالفساد.
    Bir İsviçre bankasındaki yolsuzluğu araştırıyoruz. Open Subtitles نحن نحقق بالفساد في المصرف السويسري
    - FDA ile tehdit ediyor çünkü senato yolsuzlukları soruşturma komisyonu başkanı, hem komik, hemde alay edilecek birşey Open Subtitles لديه علاقات بإدارة الـأغذية والعقاقير، لـأنـه يرأس مجلس الشيوخ الفرعي للتحقيق بالفساد.
    Şimdi, yozlaşma diyerek Kongre üyelerinin arasında gizli bir şekilde el değiştiren kese kağıdı içindeki parayı kastetmiyorum. TED الآن، أنا لا أقصد بالفساد الحقائب الورقية المملوءة بالمال التي يخفيها اعضاء الكونغرس.
    Etrafım yozlaşma ve politikayla sarılmış gibi inanacak bir şeylere ihtiyacım var. Open Subtitles أنا فقط أشعر أننا محاطون بالفساد وهراء سياسي وأنا فقط بحاجة الى شيء لنؤمن به

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more