O zaten bunun içinde. Onu bunun içine sen soktun. | Open Subtitles | إنّهُ مُقحم بالفعِل ، أنتي أدخلتِه في هذا. |
Olasılıkları gördüklerinde 2sini zaten kaybettim, ve diğerleri de tam bir takım sayılmazlar. | Open Subtitles | فقَدت إثنيَن بالفعِل عندمَا رأو الخِلاف، والبقيّة ليسُوا هُنا. |
Bu zaten karantinaya alacağımız üç öğrenciye ilave. | Open Subtitles | هذا بالأضافَة إلى الطلاب الذين بالفعِل أستُهدفوا إلى منطقَة العَزل. |
Sen çoktan uçmuşsun be bornozlu. İyi oynuyorsun ama yeni ayakkabı alman lazım. | Open Subtitles | أنت بالفعِل ذهبَت يا رداء الحمّام. لعبك جيّد، لكنّك بحاجة إلى حذاء جديد. |
Her neyse, çoktan ortaya çıktı bile. | Open Subtitles | على أي حَال، لقد أتوا بالفعِل. |
Bugün üç tane soyduk bile. | Open Subtitles | نحَن بالفعِل قُمنا بسرقة ثلاث بنُوك اليُوم. |
Ya aramızda zaten psikopatlığa eğilimi olanlar? | Open Subtitles | ولكن ماذا عن أولئك الذين بيننا بالفعِل يمتلكون نزعَة إلى الإضطراب النفسي؟ |
zaten gayet de bu işin içine iyice girmiş durumdayım. | Open Subtitles | وأودّ أن أقول بأنني تعمّقت بذلك بالفعِل. |
Tamam. Biz de yeni bitirdik zaten. | Open Subtitles | فهِمت ، لقد إنتهينا نحنُ بالفعِل |
İşi zaten bir kez batırmıştın. | Open Subtitles | نحَن بالفعِل فشلنا في هذا الإختبَار. |
Adam zaten ölecekti. | Open Subtitles | ليقَع في هذا؟ أعني، فهو بالفعِل يحتَضر. |
Ben beğendim zaten ama olur, bakalım. | Open Subtitles | ولكن بالفعِل أحببتُه. حسنًا، لكن، كما تعرفيِن... |
zaten kilit altındayız. | Open Subtitles | نحَن بالفعِل تحت الحمايَة. |
O kendi alanının dışına çoktan çıktı bile. | Open Subtitles | قام بالفعِل بخطوة خارج مجَاله. |
Hatta çoktan oldu bile. Geciktik. | Open Subtitles | أنت طرفًا بالفعِل. |
- Ben çoktan hazırım. | Open Subtitles | - أنا جاهز بالفعِل. |
Daha önce cehennemden bile geçmiştik. | Open Subtitles | نحن بالفعِل عانينا الأمريَن معًا. |