Özellikle de oyları güvenceye alarak kazanmak istediğin bir oyun oynuyorsan. | Open Subtitles | هذا ينطبق خاصّةً حين ترغبين بالفوز بلعبة تحاولين فيها جمع الأصوات. |
Ama izleyiciler bilmiyordu, Yağ Çuvalı'nın derdi kazanmak değildi. | Open Subtitles | ما لم يعرفه الجمهور أن لارداس لم يكن مهتماً بالفوز |
Öte yandan Fransa'nın Ment kentindeki... ...ikinci Pompidou merkezinin inşaatı yarışmasını... ...kazanma şansım oldu. | TED | و قد كنت محظوظاً جداً بالفوز بمنافسة آخرى لبناء مركز بومبيدو الثاني في فرنسا في مدينة ميتز. |
Kitt güzel görünmesini sağla demiştim, kazanmasına izin ver değil. | Open Subtitles | كيت ، أنا قلت أن نجعله يبدو جيدا ، لا أن نسمح له بالفوز |
Ayrıca ikimiz de biliyoruz ki bu akşamki yarışmayı kazanmama imkan yok. | Open Subtitles | بجانب ذلك كلانا يعلم لا يوجد فرصة نهائيا بالفوز بالمسابقة الليلة |
Survivor'da da, gerçek hayatta da, ne pahasına olursa olsun kazanmaya inanırım. | Open Subtitles | في صراع البقاء أو في الحياة أنا أؤمن بالفوز مهما كانت الطرق |
Bu durumda bile kazanmayı ya da kaybetmeyi düşündüğüme inanamıyorum. | Open Subtitles | لم أتصور أني لا أزال في أعماق قلبي أهتم بالفوز و الخسارة |
- Olayın hiçbir zaman kazanmakla ilgisi olmadı. | Open Subtitles | الٔامر لا يتعلق بالفوز لم يكن لذلك إطلاقاً |
Artık kazanmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | من الآن فصاعدًا , سأتوقّف عن السّماح لك بالفوز |
Amaç kazanmak veya kaybetmek degil. Amaç hayatta kalmak. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بالفوز أو الخسارة هذا يتعلق باستمرار الحياة |
Sakın unutmayın millet, kazanmak değil bitirmek önemli. | Open Subtitles | فقط تذكروا , أنه لا يتعلق بالفوز بل بالوصول لخط النهاية |
Eve kadar götürün. Şimdi blok ve top çalma hareketleri için toplandık. kazanmak için. | Open Subtitles | لو أننا لم نتعهد بالمنع و المعالجة، فلن نلتزم بالفوز |
Benim de Olimpiyat altını kazanma hayalim vardı. | Open Subtitles | أنا أيضا كنت أحلم بالفوز بميدالية أولمبية |
Son saniyelerde kazanma şansını yakalamak bütün oyuncuların rüyasıdır. | Open Subtitles | هذا ما يحلم به اللاعبون الفرصة بالفوز في المرحلة الأخيرة |
Bir kez daha, pedofilinin kazanmasına izin veremeyiz. Şimdi hepinizin o siteye girip, videomu 11 kez izlemesini istiyorum. | Open Subtitles | الآن، لا يمكننا السماح للمتحرش بالفوز ثانية أود منكم جميعاً أن تذهبوا للموقع، وتشاهدوا مقطعي 11 مرة |
Sen tanıdığım en iradeli ve inatçı kadınsın. Onun kazanmasına izin verme. | Open Subtitles | إنّكِ المرأة الأكثر عناداً وصلابة قابلتها بحياتي، لا تسمحِ له بالفوز. |
Ayrıca ikimiz de biliyoruz ki bu akşamki yarışmayı kazanmama imkan yok. | Open Subtitles | بجانب ذلك كلانا يعلم لا يوجد فرصة نهائيا بالفوز بالمسابقة الليلة |
Elimdeki her kuruş yeni metro hattı ihalesini kazanmama bağlanmış durumda. | Open Subtitles | كل قرش أمتلكه مرتبط بالفوز بالعقد لبناء خط القطارات الجديد |
Eğer başarırsam, hayatının geri kalanında da yarışları kazanmaya devam edecek. | Open Subtitles | لو نجحت سوف يستمر هو بالفوز في بقية السباقات طيلة حياته |
Koç Carhatt gibi kupayı gerçekten kazanmayı isteyen kişi dışında herkes bunun yaratacağı şekille alakalı. | Open Subtitles | الجميع كونوا أشكال على هذا عدا المدرب كارتر الذي يهتم فقط بالفوز بالنهائيات |
Oynarken izleme şansım olmadı. kazanmakla meşguldüm. | Open Subtitles | لم تتح لى الفرصة لرؤيتة لقد كنت مشغولا بالفوز. |
Ama bu maçları kazanmana yardımcı olmaz. | Open Subtitles | حسناً لكنه لن يساعدك بالفوز في المباريات |
Oscar kazanan birinin Joan Rivers'a "kıyafetimi tasarlayan kişi Brooke Davis" dediğini duymak. | Open Subtitles | الأستمتاع بالفوز بالأوسكار من جون ريفيرس لقد تعبت من بروك دايفس' جون ريفيرس |
Bu gece kazanmaktan vaz geçmiyeceksin, değil mi ortak? | Open Subtitles | لا يمكنك ان تستمر بالفوز الليلة هل يمكنك، شريك؟ |
Kazanmalarına izin mi vereceksin? | Open Subtitles | هل سوف تسمح لهما بالفوز ؟ |
Bir koçla evli olmak da her şeyi galibiyet ve mağlubiyetle ölçmektir. | Open Subtitles | الزواج من مدرب معناه أن تكون الحياه متعلقه بشكل رئيسى بالفوز والهزيمه |