Herkes senin gibi her sorunun kelimelerle çözüleceğine körü körüne inanmıyor. | Open Subtitles | لا يشاركك الجميع اعتقادك الحماسي إنه يمكن حل كل المشاكل بالكلمات |
Bebeği yüzlerinin önünde tutup, sevdiler, kızdılar, kelimelerle eğittiler. | TED | فهن أحتفظن بذلك الرضيع أمام وجوههن يتملقن له و يقمن بتأنيبه و تعليمه بالكلمات |
Benim 'huzur' ve 'muzır' şeklindeki kaliteli kelime esprimi anlayamadığınıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك لم تفهم تلاعبي بالكلمات بين 'سلام' و 'خوخة'. |
Önerdiğim şiirleri okuma, kelime listesi çıkartma ya da daktilo kâğıdı alma işlerinden birini yaptın mı? | Open Subtitles | هل قرأت القصائد التي اقترحتها أو أعددت قائمة بالكلمات أو اشتريت أوراق كتابة جديدة أي شئ؟ |
Ben bir yazarım, ayrıca İngilizce öğretmeniyim, yani kelimeleri düşünmek benim mesleğim. | TED | إنّني كاتبة ومدرّسة لغة إنجليزية أيضًا، ما يعني أنّني أفكر بالكلمات لأكسب عيشي. |
Basılı kelimeler, havada kalan canlı resimler, bunlar ayaklarına ağırlık olur. | Open Subtitles | بالكلمات المطبوعة ، بالأفلام المتحركة التي تسير خلال الهواء ... يلبسونكأشياءصلبةفيأقدامك |
Ne dediklerini dinlerdim, ve kendimi sadece kelimelerle savunmazdım. | TED | أحب أن أستمع لما يقولون، ولم أكن لأدافع عن نفسي بالكلمات فقط. |
Bazen yüz hatlarını benzetip kelimelerle oynarım: İroni, Demir Adam (Iron Man), ütüleyen adam (ironing man). | TED | أحيانا، أود مقارنة ملامح الوجه واللعب بالكلمات: السخرية، الرجل الحديدي، رجل يكوي. |
olabilir ya da -- Eminim kütüphaneciler daha başka açılımlar da bulabilir, onların kelimelerle arası iyi. | TED | أو قد تكون، وأظن أن أمناء المكتبات يمكنهم التوصل لمعاني أخرى لها لأنهم على دراية بالكلمات. |
İster kelimelerle ister el kol hareketi veya çizimlerle söylesinler nesilden nesile aktarıldı, hatırlandı: Çekice vurun ve hikâyesini dinleyin. | TED | وسواءً أخبروا هذه القصص بالكلمات أو الإيماءات أو الرسوم، لقد تم توارثها، وتم تذكّرها: اضرب المطرقة واسمع قصتها. |
Ancak takdir edersiniz ki bunu kelimelerle anlatmak güç. | Open Subtitles | ولكنك ستكون محقا بقول أنه لا يمكنك أن تصف ذلك بالكلمات |
Ama bir kelime oyunuyla, aradığın şeyi bulduk sanırım. | Open Subtitles | لكني أعتقد بان التلاعب بالكلمات ستحقق ماتصبو إليه |
Bulutların üstünde uçuyor ama yine de kelime oyunu yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، إنّه مشوش التفكير بالكامل، ومع ذلك يتلاعب بالكلمات. |
"Hitlerinseytangörsünyüzünü", ...Alman mahkûmlar, bildikleri birkaç kelime Rusçayla mirildanmaya cesaret ediyor: "Eve gitmek istiyoruz. " | Open Subtitles | فليذهب هتلر للجحيم تجرأ السجناء الالمان على التكلم بالكلمات الروسيه القليله والتى كانوا يعرفونها نريد العوده الى بلادنا |
Bu, ismiyle kelime oyunu yapmadan önceydi. | Open Subtitles | كان ذلك قبل أن يبدأ بالتلاعب بالكلمات بإستخدام إسمه |
kelime oyununu çok beğendim ama asıl amacında yanlış var. Her gece efsanevi olamaz. | Open Subtitles | أنا أستحسن لعبك بالكلمات لكن منطقك معاب كل ليلة لايمكن أن تكون إسطورية |
Hepimizi lanetledin! kelimeleri yanlış söylediğin için ölülerin ordusunu uyandı! | Open Subtitles | لقد آذيتنا كلنا عندما أسأت النطق بالكلمات |
kelimeler, fikirler, ezgiler satan fahişeler. | Open Subtitles | هناك بغايا يتاجرون بالكلمات و الافكار و الاغانى |
Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
Benim için önemli olan oradaki topluluğun bu sözlerle bağlantı kurmalarıydı. | TED | فكان ذلك مهمًا بالنسبة لي أن يحس أفراد الجماعة أنهم متصلون بالكلمات. |
Biliyorum bu sözleri ucuz romanlarda da okuyabilirsin, ama içimdekileri de başka bir şekilde söze dökemiyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هذا يبدو مملا مثل رواية مخزن الدواء و لكن ما أشعر به بداخلى لن أستطيع التعبير عنه بالكلمات |
Aktör sözleriyle ne anlatırsa, dansçı da vücuduyla onu anlatır. | Open Subtitles | الراقص يعبر بجسمه ما يعبر به المثل بالكلمات |
Dünyayı en iyi biçimde örneğin resimlerle ya da sayılarla değil, sözcüklerle anlarım ve yeni bir deneyim ya da duygu tattığımda, bunu sözcüklere dönüştürünceye kadar biraz bocalarım. | TED | أنا أفهم العالم بشكل أفضل تماما بالكلمات عوضا عما يشاع بالصور أو الأرقام وعندما أتعرض لتجربة جديدة أو شعور جديد أكون متضايقا نوعا ما لحين أن أترجمها على شكل كلمات. |
Ben İngilizce olarak büyük sözlerde iyi değilim. | Open Subtitles | أنا لستُ جيداً بالكلمات الطويلة باللغة الأنجليزية. |
Ama inanıyorum ki, bazı şeyleri konuşarak çözmek zorundasın. | Open Subtitles | لكنني أعتقد أن هنالك أشياء يجب أن تتحدث عنها بالكلمات |
Şu Laf cambazlığını bırakıp, tam olarak ne istediğinizi bana söylesenize. | Open Subtitles | لمـا لا نـنـهـي هـذا الـتلاعب بالكلمات و تـقـول لـي ما تـريـد |
diye sordu Ben de -- tüm bunlar bilek güreşi ama şefkatli tarafından -- ben de "beni seven ve destekleyen bir babam vardı bu yüzden hiç eğlenceli değilim" dedim | TED | و قلت -- كل هذا صراع بالكلمات و لكنها مشحونه بالعاطفة-- و قلت، " كان والدي محباً و داعماً لي، و لذلك لست ظريفاً." |