Ve hâlâ Pazar günleri kilisede onun için mum yakıyorum. | Open Subtitles | ولا زلت أشعل الشموع تكريماً لروحها في أيام الأحد بالكنيسة. |
İnsan kilisede daha sönük olmak isterken geceleri göz kamaştırmak istiyor. | Open Subtitles | لأنك تريد ان تكون منضبطا بالكنيسة و من ثم مذهلا بالليل |
kilise mülkünün geri kalanında toplu konut inşa etmek istiyor. | Open Subtitles | يريدُ بأن يبنيّ منازل ذات دخلٍ منخفض ببقيةِ .منطقتنا بالكنيسة |
Biyik bir kilise düğünü yapacağız. Konuklar, nedimeler, çiçekler her şey olacak. | Open Subtitles | نحن سيكون لدينا زفاف بالكنيسة مع الوصيفات والزهور |
Güvendiğiniz biri, çünkü sisteme güvendiniz, hükümete güvendiniz, kiliseye güvendiniz. | Open Subtitles | شخص ما تثق به، لأنك تثق بالنظام والحكومة وتثق بالكنيسة. |
Kilisedeki torene ve sonrasindaki partiye katilabilmeniz icin toplam alti saat saliverileceksiniz. | Open Subtitles | سيُطلق سراحك لستّ ساعات كاملة لحضور مراسم الزواج بالكنيسة وبعد ذلك الحفل |
Düşünebiliyor musun, ailesinin kilisede özel sırası var. | Open Subtitles | تصوري فقط، إنه يمتلك مقصورة عائلته بالكنيسة |
kilisede hep en güzel ayetleri dinlerim. | Open Subtitles | دائما ما اتتبع الآيات الجميلة التي تلقى بالكنيسة |
İkiyüzlü herif, bana yaptıklarından sonra kilisede ne işi var? | Open Subtitles | ما الذي يفعلهُ بالكنيسة بعد الذي فعله لي؟ ماذا؟ |
Saat altı buçukta kilisede olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الوصول لصلاة الـ6: 30 بالكنيسة في أسفل الشارع |
Bu güzel akşam için çok teşekkürler. kilisede görüşmek üzere. | Open Subtitles | شكرا لكم جميعا على عشيتكم الطيبة أراكم بالكنيسة |
Babanızın benimle gelmediği bir gün kilisede biriyle tanıştım. | Open Subtitles | قابلتُ رجل بالكنيسة ذات مرّة حينما لم يرافقني أبيكما حينها. |
kilise düğünü istiyordu. | Open Subtitles | لقد ارادت زواج رسمى بالكنيسة قلت لها حسنا |
İçinde geçtiği ayet, kilise tarafından bile tanınmadı. | Open Subtitles | بنص الحديث كما تظهر غير معترف بها حتى بالكنيسة. |
kilise pantolonuma peynir bulaşsın istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لسروالي الداخلي الخاص بالكنيسة أن يتسخ بمخلفات الجبنة |
Trinity Pines'taki konferanstan kiliseye geri dönmem sadece beş ayımı almıştı. | Open Subtitles | الذى استغرق منى خمسة شهور من وقت ذهابى لحضور المؤتمر بالكنيسة |
Eğer kurtuluşundan eminsen, kiliseye hiç ihtiyacın yok demektir, öyle değil mi? | Open Subtitles | .. بما أنكِ متأكد من خلاصكِ إذن ليس لك اي حاجة بالكنيسة ؟ |
Gerekirse onu kiliseye kadar takip eder, orada meydan okurum. | Open Subtitles | سأتبعة حتى لو كان بالكنيسة وسأحاربة هناك |
Kilisedeki törene ve sonrasındaki partiye katılabilmeniz için toplam altı saat salıverileceksiniz. | Open Subtitles | لحضور مراسم الزواج بالكنيسة وبعد ذلك الحفل أثناء الستّ ساعات بأكملها، |
Kiliseyi hiçbir zaman pek önemsemediğimi itiraf ediyorum. Sadece o istediği için giderdim. | Open Subtitles | أعترف بأنّي لم أبالِ بالكنيسة كثيراً قطّ، كانت هي سبب ذهابي الوحيد إليها |
Eşim o şapelde yardım getirmem için beni bekliyor. | Open Subtitles | زوجى الآن بالكنيسة ينتظرنى لجلب المساعدة |
Yani kilisenin bu durumun varlığından... haberdar olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | فإنك إذاً تؤمن بالكنيسة. هل أنت على دراية بمدى هذه.. |
İthalat-ihracat şirketi mi, Kiliseyle mi ilgili yoksa başka bir şey mi? | Open Subtitles | هل هو تصدير وإستيراد أم هو أمر يتعلق بالكنيسة ؟ أم لاشيء مما قلت ؟ |
gelecek yıl evleniyorduk ve klisede evlenemezdik." | Open Subtitles | وكنا ننوي الزواج في العام التالي ولكن بذلك أصبح ليس "بإمكاننا الزواج بالكنيسة |