4 yaşında iken, yeşil keçeli kalemle her yerini karalamıştın. | Open Subtitles | لقد رسمتي عليها باللون الاخضر عندما كنت بالرابعة من عمرك |
Bir tanık, Marissa'nın sevgilisinin oldukça belirgin yeşil beyaz bir kazak giydiğini söyledi. | Open Subtitles | الشهود قالو بانهم شاهدو حبيبة ماريسا ترتدي سترة مميزة جداً باللون الاخضر والابيض |
yeşil kısımda ağızdaki mikrobik topluluklar var. | TED | ما نجده هنا أن المجتمع الفموي يتواجد بالأعلى هناك باللون الاخضر. |
Ve beyaz ya da açık renkli alanları ayırıyor, ki videoda yeşil olarak görünecek. | TED | تستخرج مناطق فاتحة ، والتي سوف تظهر في شريط الفيديو باللون الاخضر |
Aynı zamanda, çimenlerimiz daha yeni yeşil çimentoyla kaplandı. | Open Subtitles | كما أن العشب عندنا مجرد اسمنت مطلي باللون الاخضر |
Biz de metresin giydiği yeşil renkten elbise dikinmeliydik! | Open Subtitles | كان علينا حياكة الراية باللون الاخضر وفقا لذوق العشيقة |
Nauvoo uygun konumda ve tüm sistemler yeşil. | Open Subtitles | نوفو في الموقع وجميع الانظمة فى باللون الاخضر |
Sanki her yer yeşil oldu. | Open Subtitles | تضئ كلها باللون الاخضر بوقت واحد |
Çekirdek yeşil. | Open Subtitles | النواة باللون الاخضر. |
Güç sistemleri yeşil. | Open Subtitles | انظمة الطاقة باللون الاخضر |
Tüm göstergeler yeşil. | Open Subtitles | جميع المؤشرات باللون الاخضر |