reçelli ve kremalı kocaman bir donat istiyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | أراهن أنك تتوقين لقطعة من الدونات بالمربى والكريمة هذا الصباح، أأنا محقة؟ |
O da reçelli ve kremalı donat istemediğini söylerdi ama yine de yarın yokmuş gibi yerdi. | Open Subtitles | إنها تخبرنا دوماً بأنها لا تود تناول الدونات بالمربى والكريمة، ثم تلتهم القطعة بنهم كما لو كانت آخر ما ستأكله. |
Peynirli makarna ve fıstık ezmeli reçelli sandviç. | Open Subtitles | مكرونة وجبنة وساندويشة زبدة فول سوداني بالمربى. |
Yüzüme Reçel sürüp üzerime rakun ailesini süreceksin, değil mi? | Open Subtitles | ستقوم بتلطيخ وجهي بالمربى وتحرض عائلة من حيوانات الراكون عليّ |
Sütlü kahve ve iki dilim ekmeğe yağ ve Reçel. | Open Subtitles | قهوة بالحليب، وقطعتين من الخبز بالمربى والزبد. |
- Şu Marmelatlı Sandviç hikayesi mi? | Open Subtitles | حصل على وقته مع شطيرته المشهور بالمربى |
Ekmek daima reçelli tarafa düşer. | Open Subtitles | على شريحة الخبز أن تسقط دائماً على الجانب المدهون بالمربى |
Biraz kahve ile annemin ev yapımı reçelli hamurlarından aldım. | Open Subtitles | وفطائر محلاة بالمربى من صنع أمي |
Çocuklar içinse reçelli ekmek var. | Open Subtitles | وبسكويتات الوفل بالمربى للأطفال |
Çocuklar içinse reçelli ekmek var. | Open Subtitles | وبسكويتات الوفل بالمربى للأطفال |
Her zaman reçelli ve kremalı donat alırsınız Bayan Möö. | Open Subtitles | أنتِ تطلبين قطعة دونات بالمربى والكريمة دوماً يا سيدة (مـو). |
Madem reçelli ve kremalı donat o kadar güzel sen yesene! | Open Subtitles | أتظنين أن الدونات المحشوة بالمربى والكريمة رائعة؟ كليها أنت إذاً! |
Sadece reçelli hamurlar. | Open Subtitles | الفطائر المحلاة بالمربى فحسب |
Ooh, kızarmış ekmek ve reçelli mi? | Open Subtitles | أوه بالمربى و التوست |
Evde her tarafı Reçel kaplı ve çıplak olarak etrafta koşuşturmasına izin veriyoruz. | Open Subtitles | كان من السهل جعلها تذهب في انحاء المنزل عارية مليئة بالمربى |
Kasaları kasten yere bıraktılar, ...ağızlarına bisküvi ve Reçel tıka tıka birbirinin üzerine çıktı millet. | Open Subtitles | ومتعمدين القوا العلب على الأرض وتساقطنا فوق بعض... على الأرض نحاول ملأ أفواهنا بالمربى والبسكويت |
Bodrum, Reçel ve konserve sebzelerle dolu. | Open Subtitles | القبو مليء بالمربى والخضروات المعلّبة |
...bir diğeri ise Reçel dolu kasa getirdi. | Open Subtitles | وأخرى مليئة بالمربى |
Kendine bak. Reçel içindesin. | Open Subtitles | انظر لنفسك أنت مغطى بالمربى |
Reçel ve krema olsun mu? | Open Subtitles | بالمربى والكريمة؟ |
- Marmelatlı Sandviç. | Open Subtitles | شطيره بالمربى |