Şimdi ise kötü müzik adına hiçbir şey yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكن أعتقد الآن أنّني لا أريد أيّة علاقة بالموسيقى السيئة. |
Charlie Chaplin hareketli filmlerde yenilik yaptı ve hikayeleri müzik, sessizlik, komedi ve şiirle anlattı. | TED | ابتكر تشارلي تشابلن صور تتحرك ليحكى قصص بالموسيقى و الصمت بالدعابة و الشعر |
Ama o, mutluluk yayıyor. Bence bu mutluluk..., önemli olan bu mutluluğun sadece onun kendi hikâyesinden ve kendi müzik sevincinden gelmiyor olması. | TED | وأنا أظن أن أهم ما بالسعادة لا يأتى من مجرد قصته هو، واستمتاعه بالموسيقى |
Burada kalıp, bu kutsal müziği kalplerinde hissedenlerle burayı terk edenler karşılaştırılamazlar. | Open Subtitles | إن الذين قد انصرفوا لا يقارنون بالذين بقوا لكى يستمتعوا بالموسيقى المقدسة |
Şu an içinde yaşadığımız kültür, doğaçlamanın müziği ile dolu dilimlenen, küp küp doğranılan, kat kat kesilen ve kim bilir dağıtılan ve satılan. | TED | ان الثقافة التي نعيشها الآن تعج بالموسيقى المرتجلة التي تم تشريحها و تقطيعها الى طبقات و توزيعها و بيعها والله اعلم |
Orada topu aldığım zaman sanki müzikle hareket ediyor gibiyim. | Open Subtitles | عندما أكون مع الكرة هنا كما لو أني أستمتع بالموسيقى. |
müziğe tutkun yada ilgin yok. Sadece ünlü olmak istiyorsun. | Open Subtitles | ليس لديكِ عاطفه او اهتمام بالموسيقى , فقط تريدي الشهره |
İyi marijuana olmadan güzel müzikten nasıl zevk alacaksın? | Open Subtitles | كَمْ أنت سَتَتمتّعُ بالموسيقى الجيدةِ بدون ماريوانا جيدةِ؟ |
Gene de şu an konuşmak istediğim konu müziğin değil. | Open Subtitles | ولكن، ماأريد أن نتحدث به الآن لايتعلق بالموسيقى |
müzik dinlemek istemeyenler sigara içmeye çıkabilir. | Open Subtitles | ومن لا يهتم بالموسيقى يستطيع الذهاب الى حجرة التدخين |
müzik kültürün nişancılığından eksik kalmış. | Open Subtitles | أنت لا تهتم بالموسيقى مثل اهتمامك بالتصويب. |
Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri Blaylock'larla müzik çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعْمَلُ بالموسيقى مَع بلايلوك كًلّ يوم إثنين، و أربعاء، و جمعة. |
- Bu kutuyla müzik dinleyebilir miyiz? | Open Subtitles | ـ هل يُمكننا أن نحظى بالموسيقى من هذا العلبة؟ |
müzik için çıldırıyor! Ne diyebilirim ki! | Open Subtitles | انها مولعه بالموسيقى , ماذا يمكننى ان اقول لك؟ |
Tanrım, çocuğa ne olacak? Onun aklında sadece müzik var. | Open Subtitles | ياإلهي، ماذا سيحل بالولد لا يفكر إلا بالموسيقى |
Güzel dans! müziği hisset bebeğim. | Open Subtitles | يا لها من رحلة ، رحلة جميلة ، اشعر بالموسيقى |
- Ayrıca, onlar müziği öğrenmek için can atacaklar, kendileri mutlu olacaklar. | Open Subtitles | الى جانب انهم سينهون دراستهم بالموسيقى وهذا مبهج بحد ذاته |
müziği hisset, nick. | Open Subtitles | تقدم ثم أرجع لنفس النقطة و أشعر بالموسيقى نيك أشعر بها |
Şehirler heyecanla dolu, sesle dolu, müzikle dolu olmalı. | TED | ينبغي أن تكون المدن مليئة بالاهتزازات ، بالصوت ، بالموسيقى. |
Herkes sakin olsun, dans ve müzikle eğlenmenize bakın. | Open Subtitles | إذن ليهدأ كل شخص . و إستمتعوا بالرقص و بالموسيقى |
Yapacaksın ayrıca programı klasik müzikle başlatacaksın! | Open Subtitles | إفعل هذا وسأجعلك تبدأ العرض بالموسيقى الكلاسيكية |
müziğe olan inançlarını mı kaybetsinler? | Open Subtitles | سوف يكون التأثير عليهم سئ سوف يفقدون إيمانهم بالموسيقى |
İyi marijuana olmadan iyi müzikten nasıl zevk alacaksın? | Open Subtitles | كَمْ أنت سَتَتمتّعُ بالموسيقى الجيدةِ بدون ماريوانا جيدةِ؟ |
Jersey'de klasik müziğin yasal olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعلم بأنهم سمحو بالموسيقى الكلاسيكة في جيرسي |
Sadece müzikal var. Ben sakinlik arıyorum. | Open Subtitles | هذا المكان ملىء بالموسيقى هذا كل شىء هنا |
Herşeyle uyumluyumdur, müzikte olduğum gibi. | Open Subtitles | انا دئما اربط كل شيء اراه بالموسيقى |