Benim için de sorun yoktu. Senin için de sorun olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | هذا كان دائماً مُريح بالنسبة ليّ لقد تصورت أنه مُريح لك أيضاً |
Bilinmeyen bir yüzünü bildiğinize sevindim. Benim için bir hırsız ve katildi. | Open Subtitles | سعيدة أنك عرفت جانب آخر منه بالنسبة ليّ فهو مجرد لص وقاتل |
Bu Benim için yeterli oluyor, zamanında babamız için de yeterliydi. | Open Subtitles | لقد كان مكانٍ مُناسباً بالنسبة ليّ و لوالدُنّا لكسب لقمة عيشنّا. |
- Değeri düşmüş olsa gerek. - Benim için değill. | Open Subtitles | ـ ربما قللت من قيمتها قليلاً ـ ليس بالنسبة ليّ |
Demek istediğim Bana göre sen, olmadığı biri gibi davranan bir yabancısın. | Open Subtitles | ما أعنيه أن بالنسبة ليّ فانت غريب أدعى أن يكون شخصًا ليس هو |
- Muhtemelen değerini biraz kaybetti. - Benim için değil. | Open Subtitles | ـ ربما قللت من قيمتها قليلاً ـ ليس بالنسبة ليّ |
Burası Benim için her halükarda son durak. | Open Subtitles | بالنسبة ليّ ، هي المحطة الأخيرة على أي حال |
Çünkü arasında yaşadığı kalın duvarlar, Benim için kapalı bir kitap gibiydi. | Open Subtitles | حياته داخل تلك الجدران الصلبة كانت كتاباً مُغلقاً بالنسبة ليّ |
Benim için seninle evlenmek kadar mükemmel hiçbir şey olamaz. | Open Subtitles | اعتقد بأن لاشيء افضل من الزواج بكِ بالنسبة ليّ |
- Benim için hiç fark etmez! - Benim için eder. | Open Subtitles | ـ الأمر سيان بالنسبة ليّ ـ لكن ليس بالنسبة ليّ |
- Benim için çok iyi. - Cehenneme benziyor. Emin ol öyle. | Open Subtitles | ـ تبدو جيدة للغاية بالنسبة ليّ ـ تبدو كالجحيم ، لكن هذا كل ما لدينا |
Senin için çok önemli bir mesaj ama şu anda Benim için değil. | Open Subtitles | أنها رسالة مهمة جدًا لك، هل تفهم؟ أنها ليست ليّ. أنها ليست مهمة بالنسبة ليّ في هذا الوقت. |
Bu Benim için büyük bir sorun olduğunu, hepimiz zaman var eğlenceli | Open Subtitles | إنه كان مهم بالنسبة ليّ. جميعنا معاً، نحظى بوقت رائع. |
Eğer öyle diyorsan, bu Benim için yeterlidir. | Open Subtitles | إذا أنت قلت ذلك فإنه شيء جيد بمافيه الكفاية بالنسبة ليّ |
Biliyorsun ki, Benim için öldüğünü söylediğimde gerçeği söylememiştim. | Open Subtitles | كان الواضح على الرغم مما قلته فأنت لم تمت بالنسبة ليّ |
* Dediğim gibi* *Bazı şeyler Benim için güzel gidiyor* | Open Subtitles | *لذا مثل ما قلت* *الأمورتسير بشكل جيد بالنسبة ليّ * |
O işin başına geçtiğinden beri Benim için pek rahat olmamıştı. | Open Subtitles | لا يبدو الأمر ناعماً بشكل تام, بالنسبة ليّ |
İçinizden biri saldırıya uğrayana kadar Benim için çok önemliydiniz. | Open Subtitles | لقد كنتِ مهمة بالنسبة ليّ حتى تمت مهاجمة واحد من أتباعكِ. |
Ama... Bu olay Benim için önemli değil. Yemin ediyorum. | Open Subtitles | لكن،، ذلك الأمر ليس مهماً بالنسبة ليّ أعدك |
Ben ikinci seferle geldim. O Benim için sadece gürültüden ibaret. Başka neyin var? | Open Subtitles | لقد آتيت بالبعثة الثانية، هذه كلها ضوضاء بالنسبة ليّ ألديك شيء آخر لأجلي؟ |
Bana göre her fotoğraf bir hatıra gibidir. Bu yüzden onları yakınımda tutmayı severim. | Open Subtitles | كـلّ صورة تمثل ذكرى بالنسبة ليّ لذا أحبُّ إبقائهم على مقـربة |
- Bana uyar. | Open Subtitles | ـ الأمر على ما يرام بالنسبة ليّ |