Bu şeye göz atıyordum, gördüm ki bok gibi... - ...o yüzden bir arayayım dedim! - Görüyorum ki kitabımı almışsın. | Open Subtitles | كنت أتصفحه ورأيت أنه مليئ بالهراء وربما علي الإتصال بك |
Seni destek çıkasın diye çağırdım ama bok çuvalı gibi oturdun öyle. | Open Subtitles | دعوتك للمساندة وأنت جلست هناك مثل الكيس المليء بالهراء |
Herhalde bugün konuşan en dürüst, en palavra savurmayan insan sendin. | Open Subtitles | على الأرجح أنكَ الشخص الوحيد الغير مملوء بالهراء الذي تحدث اليوم |
Çünkü arkadaşın olarak sana şunu söylemem gerekiyor: saçma sapan konuşuyorsun. | Open Subtitles | : لأني كصديقتك ، يجب أن أقول لك أنتِ مليء بالهراء |
Başından sonuna kadar çok net bir biçimde saçmalık. | Open Subtitles | أعتقد بأنها مليئة بالهراء من أولها إلى آخرها |
Ama sanırım hepimiz, aslında kadınların saçmalıklarla dolu olduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | " لكنني أعتقد أننا علم جميعاً، إنـّها النساء المليئة بالهراء" |
Terry, kes artık! saçmalıyorsun. | Open Subtitles | تيرى , توقفى عن هذا, انت تتحدثين بالهراء |
Çünkü hayatım boyunca sahip olduğum tüm hocalar birer bok parçasıydı. | Open Subtitles | لأن كل مدرس عرفته طوال حياتي كان يمتلئ بالهراء |
- Zırvalıyorsun. - bok çuvalı! | Open Subtitles | انت مليئ بالهراء لا انت من هو مليئ بالهراء |
bok herifin teki bu yüzden arabasının da öyle olmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنه مملوء بالهراء. لذلك أريد نفس الشيء لسيارته. |
Dinle, seni geri zekalı pislik. Francis tamamen palavra atıyordu. | Open Subtitles | استمع، أيها الغبي المنبوذ فرانسس كان مليئا بالهراء |
Ama on tane daha olması yerine biri eksilecek, çünkü verdiğin ifade baştan aşağı palavra, değil mi Brasher? | Open Subtitles | لكن بدلاً من إستخدام 10 أشخاص يجب التعامل مع واحد ، بسبب قصتك المليئة بالهراء أليس كذلك ، براشر ؟ |
Senden hiç haber alamayacağını filmin asla gerçekleşmeyeceğini ve bu şehirdeki diğer bütün erkekler gibi palavra ve gümüş takı dolu olduğunu. | Open Subtitles | أنها لن تتقابل معك والفيلم لن يصور ككل الرجال في هذة المدينة أنت مليء بالهراء والحلي الفضية |
Çünkü arkadaşın olarak sana şunu söylemem gerekiyor: saçma sapan konuşuyorsun. | Open Subtitles | : لأني كصديقتك ، يجب أن أقول لك أنتِ مليء بالهراء |
Gerçek Fransızca mı biliyorsun, yoksa saçma mönü Fransızca'sı mı? | Open Subtitles | هل تتحدث حقا الفرنسية أم أنك تتفوه بالهراء من قائمتك الفرنسية؟ |
- ...bildiğin hakkında delilim var desem? - Tamamen saçmalık derim. | Open Subtitles | بأن لدي دليل على ذلك - ساقول انك مليء بالهراء - |
Son beş senede glutene alerjisi olduğunu söylemeye başlayan herkese saçmalık diyorum. | Open Subtitles | و انادي بالهراء اي شخص و فجأة اصبحت اعاني من حساسية تجاه الحبوب خلال ال5 سنوات التي مرت |
Kızın beynini saçmalıklarla doldurmayı kes, tamam mı? | Open Subtitles | توقف عن تعبئة رأسها بالهراء, حسناً؟ |
Sen saçmalıyorsun..deli gibi. | Open Subtitles | أنت تتحدث كالمجنون تتفوه بالهراء , الهراء |
Pekâlâ! O adamın boktan biri olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | حسنا, لقد عرفت أن ذلك الرجل مليء بالهراء. |
Sen saçma insanın tekisin, ve tam bir sahtekarsın, ve ben... ah... anlıyorum. | Open Subtitles | انت مليء بالهراء وأنت مخادع وأنا ســ.. أرى نقطتك. |
- Ufak at da civcivler yesin, Ben. | Open Subtitles | أدعوه بالهراء (بن) |
Deli herif. Anca saçmalıyor. | Open Subtitles | ذلك الوغد المجنون ، أنه يستمر في التفوه بالهراء |
Sakın bana en iyiye ulaşmaya çalışıyoruz saçmalığından bahsetme. | Open Subtitles | لا تخبرنى بالهراء و الهدف النبيل. |