"بالوضع" - Translation from Arabic to Turkish

    • durum
        
    • durumdan
        
    • durumu
        
    • durumun
        
    • durumla
        
    - O zaman malum durum hakkında onları uyarmalıyız. Open Subtitles إذا كان الاقتحام لا مفر منه، يجب علينا تنبيههم بالوضع
    Dostluk, bu durum ya da geçmiş umurumda değil. Open Subtitles حسنا، لا أريد أن أتحدث بترهات الصداقة سواء بالوضع الحالي أو الماضي
    Kardinal Strauss, durumdan haberdar edildiniz mi? Open Subtitles كاردينال ستراوس هل تم إخبارك بالوضع الحالي ؟
    Kızı da bu durumdan etkilenen bir anneyim. Open Subtitles أنا لا أتحدث معك كمواطنة أنا أم ابنتها أيضاً تأثرت بالوضع
    Bomba imha ekibini ara ve oteldeki durumu haber ver. Open Subtitles إتصل بفرقة المفرقعات وأخبرهم بالوضع في الفندق
    Bomba imha ekibini ara ve oteldeki durumu haber ver. Open Subtitles إتصل بفرقة المفرقعات وأخبرهم بالوضع في الفندق
    Onların ebeveynlikleri daima kardeşlerimin dünyaya gelmesi ve benim dünyanın gerçekliklerini anlamam arasındaki tansiyonu dengelerken mevcut durumun kaçınılmaz olduğunu asla kabul etmemeyi sağlamakla geçti. TED إن تربيتهم لنا سعت دومًا إلى تسوية التوتر بين جعلي أنا وأخوتي نفهم حقائق العالم، بينما يتأكدون من أننا لن نقبل بالوضع الراهن كأمر حتمي.
    Pekâlâ, delegeleri durumla alakalı bilgilendirin. Open Subtitles حسناً إذن، أبلغوا مندوبي الدول بالوضع الراهن
    durum raporu. Hedeflerin konumu ne? Open Subtitles تقرير بالوضع الحالي من فضلكم موقع الأهداف؟
    Richmond, Bravo Ekibi'ne durum raporu ver sonra çıkıyoruz. Open Subtitles ريتشموند أخبري فريق برافوا بالوضع ثم غادري
    Yalnız bu sefer rutinden krize dönenen durum yerine, direk olağan dışı bir durumla başlayacaksınız ordan devam edeceksiniz. Open Subtitles ،ولكن هذه المرة بدلًا من البدء بالوضع الروتيني ،ثم التحول لحالة قصوى ستبدأون بحالة قصوى
    İşin bittiğinde tam bir durum raporu istiyorum. Open Subtitles أريد تقرير كامل بالوضع الحالي عندما تنتهين
    Bu durum karşısında anayasaya göre ne yapılması gerektiği konusunda görüşlerimi mi istiyorsunuz? Open Subtitles ...علمت بأنكم ترغبون بإستشارتي بشأن رأي الدستور بالوضع أجل، أجل
    Kasga ilindeki durumdan haberdarsınız sanırım o zaman? Open Subtitles إذاً، لقد تم اخباركِ" بالوضع في مقاطعة "كاسانجا؟
    Monsenyör Chamberlain bizi durumdan haberdar etti. Open Subtitles لقد أخبرنا أمين مجلس الشرفاء بالوضع.
    Kral'ı durumdan bilgilendirmesi için haberci yolladım. Open Subtitles لقد أرسلتُ للملك لإعلامه بالوضع.
    durumdan haberi var. Open Subtitles إنها على علم بالوضع
    Öncelikle senden içinde bulunduğumuz durumu açıklamanı, sonra da bu bedenden dolayı bir özür bekliyorum. Open Subtitles أحتاجك أن تُخبرني بالوضع وتبريرٌ لهذا الجسد.
    Çünkü sana ikimizin şu an içinde bulunduğu durumu anlatmak istiyorum. Open Subtitles لأنني أريد أن أخبرك بالوضع الذي نحن فيه الآن، اتفقنا؟ استقلت من وظيفتك و استقلت من وظيفتي.
    durumu kontrol ettiğini sanmaları gerekiyor. Open Subtitles هم بحاجة لان يحسوا بأنك متحكم بالوضع بشكل قوي
    En azından içinde bulunduğumuz durumun hassasiyetinin farkında olabilirdin. Open Subtitles على الأقل يجب أن تشعر بالوضع الهش الموضوعين فيه
    - Mevcut durumla başlasak nasıl olur? Öyle yaptığımı düşünmüştüm. Open Subtitles اذاً إما أنها وقعت أو- ماذا عن البدأ بالوضع الحالي؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more