Çin'den buraya nişanlı vizesiyle gelmiş. | Open Subtitles | نعم، إنها هنا بتأشيرة خطيبها من الجزيرة الصينية |
Sana söylemediğim bir şey vardı.. ..ben buraya öğrenci vizesiyle gelmiştim ve vizem 6 yıl önce bitti. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لم أخبرك عنه أني هنا بتأشيرة طالب، والتي إنتهت منذ ستّة سنوات |
Aslında kendisi Fransa'da vize ile çalışan göçmen bir işçi. | Open Subtitles | في الواقع، انه عامل مهاجر وموجود في فرنسا بتأشيرة عمل |
Bu sabah yakaladık. vize ihlalinden tutuklandı, aşağıda. | Open Subtitles | إختطفناه هذا الصباح، و هو معتقل في الأسفل بسبب مخافات بتأشيرة سفره |
Ne için? A.B.D. diplomatik vizesi taşıyorum. | Open Subtitles | لماذا, أنا أسافر بتأشيرة ديبلوماسية امريكية. |
7 yıl önce Rhea vizesi kazandı. | Open Subtitles | لقد فازت بتأشيرة سفر إلي هناك منذ سبع سنوات |
Nijeryalı, 2008 yılında vizeyle gelmiş, vizesinin de süresi dolmuş. | Open Subtitles | لقد جاء بتأشيرة في عام 2008 وتجاوز فترة إقامته. |
Adamlar, öğrenci vizesiyle buraya gelmiş ve beyinleri yıkanmış radikaller değil. | Open Subtitles | هذه ليست عمليّة غسل لدماغ أطفال متطرّفين بتأشيرة طالب |
Kayıtlara göre buraya iki ay önce çalışma vizesiyle gelmiş. | Open Subtitles | ملفه يشير الى أنه انتقل الى هناك بتأشيرة عمل |
Kayıtlar buraya iki ay önce çalışma vizesiyle taşındığını gösteriyor. | Open Subtitles | ملفه يشير الى أنه انتقل الى هناك بتأشيرة عمل |
Ve bir hafta önce ABD'ye turist vizesiyle giriş yapmış. | Open Subtitles | و دخل الولايات المتحدة قبل شهر بتأشيرة سياحية |
Doğru, eski eşi turist vizesiyle burdaymış. | Open Subtitles | صحيح، حسناً، لقد كانت هنا بتأشيرة سياحية. |
B1 vizesiyle yılın büyük çoğunluğunu burada geçiriyor. | Open Subtitles | يبلغ 31 عامًا، وغير مُتزوّج، ويقضي جُزءًا من كلّ عام هُنا بتأشيرة زيارة. |
Bir ay önce diplomatik vize ile giriş yapmış. | Open Subtitles | قدِمَ قبل شهر بتأشيرة ديبلوماسية |
Kitty McCallister size daimi vize sağlayacağına söz verdi mi? | Open Subtitles | هل أخبرتك " كيتي ماكليستر " أنها ستتلاعب حتى تحظى بتأشيرة الدخول ؟ |
Litvanya'da öğrenim vize süresini geçirmiş bir fahişe olarak çalışan Brandy hanım. | Open Subtitles | ذلك صحيح "براندي) من " ليتوانيا) تعملين كعاهرة بتأشيرة طالبة منتهيّة الصلاحية |
vize geçersizliğiniz olan bir ülkedesiniz. | Open Subtitles | أنت في البلاد بتأشيرة منتهية. |
Karanlık Olanlar'ın bu dünyada bulunma izinleri geçidir, aynı turist vizesi gibi. | Open Subtitles | للقاتمين مهلة مؤقّتة فقط في هذا العالَم، أشبه بتأشيرة سياحة |
Yalnızca onca yıl orada turist vizesi ile yaşadım ve oldukça eminim ki pek çok Japon beni kendilerinden saymak istemez. | TED | إلاّ أنني كنت هناك بتأشيرة سياحية طيلة تلك السنوات ، وأنا متأكد تمامًا أنه لا يوجد الكثير من اليابانيين ممن قد يعتبرونني واحدًا منهم. |
Japonya, Tokyo çalışma vizesi. | Open Subtitles | شارع "رينغ رود"311، قدمت إلى هنا بتأشيرة عمل |
Adı Karen Chou, yüksek lisans öğrenci vizesi var. | Open Subtitles | اسمها "كارين تشاو" طالبة دراسات عليا هنا بتأشيرة. أجل, صحيح. |
1940'da şeker tarlalarında çalışmak üzere geçici vizeyle gelmiş. | Open Subtitles | جاء هنا بتأشيرة مؤقته للعمل في مزارع قصب السكر في صيف عام 1940 |