Küçük bir deney yapmaya karar verdik, bunun için reçelleri seçtik. | TED | قررنا ان نقوم بتجربة واخترنا المربى لهذه التجربة. |
Hayır, hayır, hayır. Yeni birini denemek istediğime kara verdim. | Open Subtitles | لا، لا، لقد قررت فقط بأنني أرغب بتجربة شخصاً جديد |
Sizi konfor bölgenizden alıp çıkartacak 30 saniyelik bir deneyim var. | TED | سنقوم الآن بتجربة مدّتها 30 ثانية لإخراجكم قليلاً ممَّ اعتدتم عليه. |
Şu anda ise, Alman Kanser Araştırma Merkezi'yle işbirliği içinde, meme kanseri için 200 kadın üzerinde klinik bir deneme yapıyoruz. | TED | وحاليا، نقوم بتجربة سريرية بالتعاون مع المركز الألماني لأبحاث السرطان على 200 امرأة لسرطان الثدي. |
Ben bunu hiç tecrübe etmemiştim ve, sonuç olarak, kamp gezileriyle hayal kırıklığına uğradım. | TED | ولكني لم أحظ بتجربة مماثلة، ولذلك أكون مخيبة للآمال في رحلات التخييم. |
Olur da bir daha ölüm tehlikesi deneyimi yaşarsam ve etraftaki tek kişi sen olursan ne tür bir cinsel hastalık bulaştırmanı beklemeliyim? | Open Subtitles | فِيما لَو مررت بتجربة أخري من الموت الوشيك و كنت أنت الوحيد حولي ما المرض التناسلي الجديد الذي أتوقّع أنْ أُصاب به ؟ |
Hala daha buradayken belki bir test sürüşü yapmak isteyebilirsin. | Open Subtitles | قد ترغب بتجربة السيّارة في حين أنّها لا تزال موجودة |
Küçük bir deney yaptım. Uluslararası Para Fonu'nun internet sitesine girdim. | TED | لقد قمت بتجربة صغيرة. ذهبت لموقع صندوق النقد الدولي، على شبكة الإنترنت. |
Galiba! Fakat 1952 yılında, Boston Senfoni Orkestrası bir deney yaptı. | TED | ولكن في عام 1952 أوركسترا بوسطن السمفونية بدأت بتجربة. |
Aslında her zaman bunu denemek istemiştim... ama her zaman bütün sorumluluk bendeydi. | Open Subtitles | الحقيقة, أنه طالما رغبت بتجربة هذه الأشياء و لكن كان يخالجنى الشعور بالمسئولية |
Ama eğer çocuğunuz varsa belki Hastalık Menülerimizden birisini denemek istersiniz! | Open Subtitles | ولكن لو كان لديك طفل فربما ترغب بتجربة أحد وجباتنا ذات العدوى |
O inanılmaz bir deneyim yaşamak isteyen 23 yaşındaki bir çocuk. | Open Subtitles | إنه صبي في الثالثة والعشرين ويريد فقط أن يحظى بتجربة مذهلة |
Ne zaman hayatımda unutulmaz bir deneyim olsa, onu, bu beş duyu günlüğü gibi olan grafiğe kaydederim. | TED | وفي أي وقت مررت فيه بتجربة لا تنسى في حياتي, قمت بتسجيلها على هذا الرسم البياني كمذكرة للحواس الخمسة. |
Yine de su altında kendimi deneme fırsatım hiç olmamıştı. | Open Subtitles | اعتقدتُ أننـي لن أحظـي بفرصة بتجربة ذلك تحت الماء |
Bizim hediye alma olayını tecrübe etmemizi ama ayrıca birbirimize iltifat etme erdemini öğrenmemizi de istedi. | TED | كانت تريدنا أن نمر بتجربة تَلقّي الهدايا وفي ذات الوقت تعلم فضيلة مدح بعضنا البعض. |
Sahadaki bir profesyonel atlet deneyimi yaşamanıza imkan verecek. | TED | ستمسح لكم بتجربة شعور أن تكون رياضيًا محترفًا في الميدان. |
Bunu test edeceğiz ve karmaşık düşüncelerle başlamayacağız. | TED | سنقوم بتجربة ذلك، ولن نبدأ ذلك مع أفكار معقدة. |
- Bu tıpkı şey gib- - "İşte, al, Nazo dene! gibi. - Çok güzel! | Open Subtitles | مثل قم بتجربة هذه أنه طيب المذاق ستحبه ؟ |
Fakat biz dalgıçlar ara sıra da olsa bir takım problemlerle karsı karsıya gelebiliriz, bu yüzden ben burada kısa bir düşünce deneyi yapacağım | TED | ولكن هناك أمر وحيد حولها وهو أنه كل مرة خلال مدة معينة نستطيع نحن السباحون الوقوع في المشاكل، لذلك سأقوم هنا بتجربة ذهنية قصيرة. |
Şimdi, bir numara deneyeceğim, ve bu sabahtan bir deneyi canlandıracağım. | TED | والان ، سأقوم بتجربة ، وتكرار تجربة هذا الصباح. |
Yani bir çocuk itfaiye kostümü giydiğinde o kimliği denemeye başlıyor. | TED | لذا عندما يلبس الطفل ثياب وكأنه رجل إطفاء فإنه يبدأ بتجربة هذه الهوية. |
Sıvıyı emme ihtimali olan bir ilaç filan denedin mi? | Open Subtitles | هل قُمت بتجربة بعض الأدوية التي قد تمتص السوائل ؟ |
Deli olduğumu düşüneceğini biliyorum ama Lübnan restoranını tekrar deneyelim mi? | Open Subtitles | لكن ماذا إذا قمنا بتجربة هذا المطعم اللبنانى مرة أخرى |
O gece, cesetleri gömüyordum ki, bir başka mistik olay daha yaşadım. | Open Subtitles | في هذه الليلة، وبينما أقوم بحرق الجثث، حظيت بتجربة غامضة أخرى. |
Onlardan öğrendiği şeyleri bende denedi. | Open Subtitles | من خلال معاشرتهم، يقوم بتجربة الإشياء التي تعلمها منهم.. |