| Refresh bilimsel olarak kanıtlandı, nemi yok eder kuru kavruk cildi hafifletir. | Open Subtitles | المرطب أثبت علمياً من أنه يعيد الرطوبة ويقوم بتخفيف جفاف البشرة |
| Refresh bilimsel olarak kanıtlandı, nemi yok eder ve kuru kavruk cildi hafifletir. | Open Subtitles | المرطب أثبت علمياً من أنه يعيد الرطوبة ويقوم بتخفيف جفاف البشرة |
| Annenin acısını hafifletmeye yardımcı olması için çay yapma gibi bir fikrim var. | Open Subtitles | لديّ فكرة جيّدة حقاً من أجل شاي من المحتملِ أن يُساعد بتخفيف ألم والدتكِ |
| Ölüme mahkum edildin. Ama onları kararı hafifletmeye ikna ettim. | Open Subtitles | لقد حكموا عليك بالإعدام ولكني أقنعتهم بتخفيف ذلك |
| Hükümet kalabalığı azaltmak için birçok mahkumun cezasını hafifletti. | Open Subtitles | الحاكم قام بتخفيف عقوبة الكثيرين لحل مشكلة إكتظاظ السجن |
| 302'yi hafifletiyorlar. Bu yüzden yalnız gidiyorsunuz. | Open Subtitles | سيقومون بتخفيف الطائرة302 لذلك ستذهب لوحدك |
| - ve hafifletir, - kuru, kavruk cildi. - Biraz daha içten dertli. | Open Subtitles | ويقوم بتخفيف جفاف البشرة - بثقة أكثر من ذلك - |
| Acını hafifletir. | Open Subtitles | ستقوم بتخفيف المكِ. |
| Analog arayüz tehlikeyi hafifletti. | Open Subtitles | الواجهة النظرية قامت بتخفيف الخطر |
| Küresel ısınmayı hafifletiyorlar. | Open Subtitles | إنها تقوم بتخفيف الإحتباس الحراري |