| Seni Miami'ye iade ettiler. | Open Subtitles | قاموا بتسليمك الي مدينة ميامي بطريقة غير قانونية |
| Her neyse, suçlu iade işlemlerini tamamladıktan sonra iki saat içinde seni İngiliz Hükümeti'ne teslim edeceğiz? | Open Subtitles | على أية حال, بعد أن قمنا بمعالجة قرار تسليم سنقوم بتسليمك للحكومة البريطانية بعد ساعتين, مفهوم؟ |
| Bir tören sırasında seni ihbar edecek değilim ya? | Open Subtitles | هل من المعقول أن أقوم بتسليمك و أنت تقدم احتراماتك؟ |
| Sahte bir kemanı sigorta şirketine gerçek gibi göstermeye çalışmanı... -...ihbar etmeyeceğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | تعتقد بأنني لن أقوم بتسليمك لوضعك كمان مزيف ليكون تأميناً |
| Size bu kartı veren kişi kukla tedavisi görmektedir. | Open Subtitles | الشخص الذي قام بتسليمك هذه البطاقة تحت عناية دمية تم وصفها له طبياً |
| Seni teslim edersem ödül alır mıyım acaba? | Open Subtitles | إني أتسائل هل يمكنني أن أحصل على مكافأة إذا قمت بتسليمك |
| Belki ihtiyar seni ele vererek kendini kurtaracaktır. | Open Subtitles | لعل الإيطالي الكهل, يُنقذ نفسه بتسليمك لهم. |
| Pekala, tutuklama emrin var, seni ülkene iade edeceğiz. | Open Subtitles | حسناَ , هناك مذكّرة توقيف و سوف نقوم بتسليمك |
| Buraya, bir iade duruşması için getirildin. | Open Subtitles | تم إحضارك إلى هنا لأجل الحكم بتسليمك |
| Bir avukat tutuldu iade celseniz için! | Open Subtitles | ...ستحصل على محام لجلسة الحكم بتسليمك |
| Buraya seni ihbar edeceğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبرك بأنّي سوف أقوم بتسليمك للعدالة |
| Belki seni polise ihbar etmekle tehdit etti. | Open Subtitles | ربما هددت بتسليمك للشرطة |
| Evet, ihbar etmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أجل، أفكر بتسليمك. |
| Elimde o araştırmayı sana veren bir adamın, neden bahsettiğimi çok iyi bildiğini söyleyen bir videosu var. | Open Subtitles | لدي فيديـو لرجل يقوم بتسليمك للبحوث انت تعرف بالضبط ما أتحدث عنه |
| Size bu kartı veren kişi kukla tedavisi görmektedir." | Open Subtitles | "مرحباً. الشخص الذي قام بتسليمك هذه البطاقة تحت عناية دمية تم وصفها له طبياً." |
| -O Crowford'du seni ele veren kişi o | Open Subtitles | انه(كروفرد)، هو من قام بتسليمك لنا |
| Bana Seni teslim etmek için 100 bin neden vermiş oldun. | Open Subtitles | لقد أعطيتني الآن 100 ألف سبب لأقوم بتسليمك |
| Seni teslim etmemi beklemeyeceklerdir. | Open Subtitles | لن ينتظروني لأقوم بتسليمك سيقومون بملاحقتنا |
| Yani Seni teslim ettikten sonra bizim işimiz bitecek. | Open Subtitles | اعني, حالما نقوم بتسليمك تسقط كل الرهانات |
| - Evet, edecek. Hayır, o odada ne olduğu umurumda değil, seni ele vermeyeceğim! | Open Subtitles | كلاّ، لا يهمّني ما يحدث في تلك الغرفة لن أقوم بتسليمك |
| Eğer seni ona teslim edersem onlara zarar vermeyeceğini söylüyor. | Open Subtitles | و الآن هو يقول انه لن يقوم بإيذاءهم اذا قمت بتسليمك له |