"بتصديق" - Translation from Arabic to Turkish

    • inanmak
        
    • inanmaya
        
    • inanacak
        
    Buna inanmak istiyorsun çünkü böylece perişan halinin sorumluluğundan kurtuluyorsun. Open Subtitles ترغب بتصديق ذلك لأنك متحرر من أيّ مسؤولية لبؤسك اخرسي
    Kendimi bir ölüyle konuşurken ve zikrettiği her kelimeye inanmak isterken buldum. Open Subtitles في حين وجدتُ نفسي متحدثاً إلى الميت ورغبة بتصديق كل كلمة يقولها
    Evet, buna inanmak isterdim, eğer dünyanın en tehlikeli kadınlarından biri olmasaydın. Open Subtitles انا ارغب بتصديق ذلك... من واحدة من اكثر النساء خطورة في العالم
    Artık pek çok şeye inanmaya başlayabilirler. Open Subtitles ربما سيبدأون بتصديق الكثير . من الأشياء الآن
    O kadar çok yalan söyledim ki aslında ben bile inanmaya başladım. Open Subtitles لقد قلت الكثير من الاكاذيب حتى اني بدأتُ بتصديق بعضها
    İnanacak birini bulmak için basının hepsini yayınlaması gerekecek. Open Subtitles , إذا قام أي شخص بتصديق هذا الصحافه تريد أن ترى كل شيء
    Gerçekte var olmayan şeylere inanmak seni mutlu ediyor mu? Open Subtitles إذن أنت سعيد بأنك تستمر بتصديق شيء ربما يكون غير حقيقي
    Annesine, kızın kendi başına iyi idare ettiğine inanmak istemediğin için kendi inandığın bir şey söyledin. Open Subtitles اخبرت الام شيئا تريدين ان تصدقيه لأنك لا ترغبين بتصديق ان هذه الفتاة كانت تبلي حسنا بدون اي اباء
    Eğer bana, sen ve Diane arasında olanları anlatmazsan ben de dedikodulara inanmak zorunda kalacağım. Open Subtitles بينك وبين دايان اذا فعلى بتصديق الشائعات
    Elbette bu konuda ona inanmak zorundayım. Open Subtitles بالطبعِ، يجبُ علي الإكتفاء بتصديق كلامها.
    Sana inanmak istiyorum, ama yapamıyorum. Sana şu son zamanlarda olanlardan sonra... - ... Open Subtitles أرغب بتصديق كلامك ولكني لا استطيع خصوصاً بعد كل ما حدث لك مؤخراً
    Yargıçla olan ilişkin düşünülünce planının cinayet içerdiğini bilmediğine inanmak istiyoruz. Open Subtitles وفقاً لعلاقتك بالقاضي، نرغب بتصديق أنك لم تعلم بالخطة المتعلقة بجريمة قتله
    Sam her zaman Ruiz'in yaşamasının buna değdiğine inanmak istedi. Open Subtitles سام دائما ما كان يرغب بتصديق ان حياة رويز تستحق هذا الثمن
    Kendimi bir ölüyle konuşurken ve zikrettiği her kelimeye inanmak isterken buldum. Open Subtitles في حين وجدتُ نفسي متحدثاً إلى الميت ورغبة بتصديق كل كلمة يقولها قال :
    Sen ne zaman imkansız kahramanlara inanmaya başladın? Open Subtitles منذ متى بدأتي بتصديق وجود الأبطال المستحيلين؟
    "hiçbir şeyin o duygudan daha iyi olamayacağına inanmaya başlıyorsun. Open Subtitles تبدأ بتصديق بأنه لا يوجد شعور أفضل من ذلك
    Kendi kendime böyle söylüyorum çünkü belki o zaman buna inanmaya ve kendimi kötü hissetmeye başlayabilirim. Open Subtitles أقول هذا لنفسي ربما كي أبدأ بتصديق ذلك وأشعر بالسوء.
    Beynin sana boğulduğunu söyleyecek ve kısmen de boğuluyor olacaksın o yüzden buna inanmaya başlayacaksın. Open Subtitles سينبئك دماغك بأنك تغرق وستغرق نوعاً ما لذا ستبدأ بتصديق ذلك
    Kendi kendime böyle söylüyorum çünkü belki o zaman buna inanmaya ve kendimi kötü hissetmeye başlayabilirim. Open Subtitles أقول هذا لنفسي ربما كي أبدأ بتصديق ذلك وأشعر بالسوء.
    Onun yaşadığına ve duyarlı olduğuna inanmaya başlayacaksınız. TED تبدأ بتصديق أنها حيّة وواعية.
    Sevginin nefretten üstün olacağına inanacak kadar aptaldım. Open Subtitles كنتُ أحمقًا بتصديق أن الحبَّ بإمكانه السيادة على الكُرهِ.
    Kendi efsanesine öylece inanacak biri değil misin işte? Open Subtitles أسوف تقوم بتصديق أسطورتك اللعينة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more