Çevreci hareketler, iklim değişikliğinin en çok vurduğu ulusların nüfusunun büyük çoğunluğunun siyah ve kahverengi tenli insanlar olduğuna işaret etmede daha iyi hale geldiler. | TED | لقد تحسنت الحركة البيئية في توضيح أن الشعوب الأكثر تأثرًا بتغير المناخ هي التي يسكنها السود بشكل أساسي. |
Ormanların halihazırda iklim değişiminden en eski ve en çok etkilenen kurbanlardan biri olduğu düşüncesi ile geri döndüm. | TED | من هنا استنتجت ان الغابات هي فعليا من اقرب الضحايا تأثراً بتغير المناخ. |
Yaşamlarımız boyunca hepimiz iklim değişimine katkıda bulunduk. | TED | خلال مسيرة حياتنا ساهم كل منا بتغير المناخ. |
Fizikçilerle de çalışıyorum ve çoğu zaman küresel iklim değişimiyle ilgililer. | TED | أنا أعمل ايضا مع علماء الفيزياء، وهم في كثير من الأحيان مهتمون بتغير المناخ العالمي. |
Teoriniz hakkında görüşmek isterdim. Şu ani iklim değişikliği konusunu. | Open Subtitles | هل يمكننى أن أتحدث معك عن نظريتك الخاصة بتغير المناخ المفاجئ ؟ |
İklim değişikliğinin tüm kötü yanları gerçekleşiyor. | Open Subtitles | كل الأشياء السيئة المتعلقة بتغير المناخ تتحقق |
Dans etmenin yanı sıra iklim değişikliğiyle ve Jennifer Weiner romanlarıyla ilgilenir. | Open Subtitles | بالإضافة للرقص هي أيضاً مهتمه بتغير المناخ لروايات جنيفر واينر |
İklim değiştiğine karşı olanlar felaket örnekleri veriyor. | Open Subtitles | الأشخاص المهتمون بتغير المناخ يمكنهم أن يشيروا لأمثلة كارثية |
Joel'i ziyaret ediyordum. Kopenhag iklim konferansının açılmasından önceki haftasonu 2009'un Aralık ayındaydı. | TED | كنت في زيارة لجويل بنهاية الأسبوع التي سبقت افتتاح مؤتمر كوبنهاغن المتعلق بتغير المناخ في كانون الأول/ديسمبر 2009. |
İklim değişikliğinin somut haline burada dokunabilir, onu görebilir, duyabilir ve hissedebilirsiniz. | TED | هو المكان الذي نقدر أن نرى ونلمس ونسمع ونشعر بتغير المناخ يحدث . |
Eğer aynı tas aynı hamam fosil yakıt kullanımına devam edersek, kral kelebeği, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin yüzyıl sonunda tükenme tehlikesine gireceğini belirttiği tüm türlerin yüzde 20 ilâ 50'lisinin içinde olacak. | TED | فراشة مونارش قد تكون واحدة من 20 إلى 50 في المئة من كل الأنواع التي يقدر الفريق الحكومي الدولي المعني بتغير المناخ أنها ستكون مؤكدة الانقراض بحلول نهاية القرن إن واصلنا استخدام الوقود الأحفوري كالمعتاد. |
Fakat hayatı devam ettirmemiz için mümkün olan bu iki derecelik sınırı sağlamak için IPCC, İklim Değişiklikleri Devletlerarası Paneli, bugünden, bu yüzyılın sonuna kadar bizim 1.000 milyar ton CO2 emisyon bütçemiz olduğunu söylüyor. | TED | ولكن للوصول الى حد درجة الحرارة المطلوب والذي هو درجتين, الذي سيمكننا من النجاة, هيئة المنظمات الحكومية الدولية المعنية بتغير المناخ, اعلنت انه لدينا انبعاث بمقدار الف مليار طن من غاز ثاني اوكسيد الكربون من الآن حتى نهاية القرن. |
iklim değişikliğinden tutun da krizde olan karmaşa ortamlarına, iklim değişikliğinden halkın sağlık durumuna benim 'tür sorunu' olarak adlandırdığım her şeyi ıskalıyorduk. Çünkü bir tür olarak, onlar bizi batırabilirler | TED | بدءًا من مناطق الصراع مرورًا بتغير المناخ انتهاءً إلى جميع أنواع القضايا حول الأزمات في مجال الصحة العامة، كنا نفتقد ما أسميه قضايا على مستوى الأنواع، لأنها كنوع، بإمكانها في الواقع أن تتسبب في غرقِنا. |
İklim değişimi ve birçok eşitsizlik konusunda endişeliydim, gidip bir sürü insanla konuşacaktım, fakat bu beni gerginleştirdi ve enerjim tükendi ama yaptım, çünkü endişeliydim, fakat yorgun olduğum için tuvaletlere saklanıyordum ve takım arkadaşlarımın bağlılığımdan şüphe etmemelerini, kaytardığımı düşünmelerini istemiyordum. | TED | وكنت أهتم بشدة بتغير المناخ وبأوجه التفاوت العديدة، لذا كنت أذهب وأتحدث مع الكثير من الناس، وهو ما جعلني متوترة واستنزف طاقتي، ولكنني فعلت هذا لأني اهتممت، ولكني كنت أختبئ في الحمام لإرهاقي، ولم أرغب أن يشكك زملائي في التزامي بالقضية، باعتقادهم أني كنت أتكاسل في العمل. |