Bir daha olmayacak. Size gümüş bir heykel sunacağım. | Open Subtitles | سوف تكون هذه المرة فقط و سوف أتبرع بتمثال من الفضة |
'Lard Lad'i yeni bir heykel ile yeniliyoruz. | Open Subtitles | قد صرح بالبيان التالى سنعيد الفتى شحم الخنزير بتمثال متطور |
Haline baksana, heykel gibisin. | Open Subtitles | انظري إلى نفسك، أنت أشبه بتمثال |
Meydana heykelini diktirebilirsin vali bey. | Open Subtitles | يمكنك أن تحظى بتمثال لنفسك في ساحة المدينة .. |
Özgürlük heykelini patlatan bombayla. | Open Subtitles | ذلك الأنفجار الذي أطاح بتمثال الحرية |
Ben arkadan gelip bir bahçe heykeliyle hakladım onu. Boynu kırıldı ve öldü. | Open Subtitles | وتدخّلت وضربته بتمثال حديقة ودقّ عنقه ومات من ثمّ. |
heykel gibi bir şey. | Open Subtitles | كما لو أنها بتمثال |
Bir heykel ile kafasına geçirmiş. | Open Subtitles | حطم له رأسه بتمثال |
Gerçekten akıllı olsaydın Sör Corbett baronun köprüde başında taştan bir heykel yerine, hayatta olurdu. | Open Subtitles | لو كنت حكيماً ياسيد (كوربيت)، لكن نبيلك موجوداً هنا بلحمه لا بتمثال حجري على جسركم. |
Berk Thor'a asla bir heykel vermedi. | Open Subtitles | (بيرك) لم تقم بتمثال لثور من قبل. |
Yapraklar ayağımızın altında çıtırdıyor. John Harvard'ın heykelini geçiyoruz. | Open Subtitles | نطئ أوراق الأشجار بأقدامنا، ونحن نمرّ بتمثال (جون هارفارد). |
Thurgood Marshallın heykeliyle çakışmaya çalışan kız. | Open Subtitles | الفتاة التي عبثت بتمثال ثورغوود مارشال |