Eğer bu olayların üzerine cesaret ve samimiyetle gidersek, sorumluları bulup,tutuklayabiliriz, ve onları uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluk ve cinayetten mahkum ettirebiliriz. | Open Subtitles | لو أمضينا قدما فيها بشجاعة وصدق يمكننا اعتقال هؤلاء المسؤولين وادانتهم بتهريب المخدرات والفساد والقتل |
Ki bu, 50.000 Amerikan askerinin öldüğü bir savaşın içindeyken ordunun uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı anlamına gelir. | Open Subtitles | مما يعني، أنه بالرغم من خوضنا حرب وموت 50 ألف جندي أمريكي، يقوم الجيش بتهريب المخدرات |
Anladığım kadarıyla, kendisi uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlanmış ve muhtemel cinayetle, şeyden önce... | Open Subtitles | ما فهمته هو أنه كان متهماً بتهريب المخدرات وبالقتل المحتمل قبل أن... |
Diğer taraftan da uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşıyor. | Open Subtitles | إنه يعمل بتهريب المخدرات بالإضافة لهذا |
Seni uyuşturucu ile suçladığım için üzgünüm. | Open Subtitles | . إذا ًأنا أسف لإنني إتهمتك بتهريب المخدرات |
O bir uyuşturucu kaçakçısı! Ona nasıl inanabilirsin? | Open Subtitles | لقد أُدين بتهريب المخدرات, كيف تصدقين ما يقول؟ |
Çünkü şirketimizin adı, uyuşturucu kaçakçılığı ile yan yana yer alırdı. | Open Subtitles | لأن إسم شركتنا سيصبح مقترنا بتهريب المخدرات. |
uyuşturucu kaçakçılığı yaparak. | Open Subtitles | بتهريب المخدرات |
Beni uyuşturucu ile suçlamanın özrünü. | Open Subtitles | إعتذارك لإتهامي بتهريب المخدرات |
Beni uyuşturucu ile suçladığın için mi? | Open Subtitles | إتهامي بتهريب المخدرات ؟ |
Florida'daki en büyük uyuşturucu kaçakçısı aile. | Open Subtitles | أكبر عائلة تعمل بتهريب المخدرات في جنوب فلوريدا |