düşüncesizce gitmedi. Aylarca bunu konuştu. | Open Subtitles | لم تغادر ذلك بتهور فهى تحدثت عن ذلك لشهور |
Evet, çünkü düşüncesizce hareket ettiniz, sonuçlarını Düşünmeden. | Open Subtitles | لا ، لأنكم تصرّفتم بتهور دون التفكير في النتائج والعواقب |
Bence böyle içinden gelerek yola koyulması, hatta pervasızca bile diyebilirim, babasına olan görevini yerine getirmek için yengesini itaatsizlik etme riskini alması | Open Subtitles | اعتقد التقدم هكذا بتهور و اندفاع و المجازفة بعصيان عمته فقط لفعل واجب تجاه والده |
Başka şansımız yok, dikkatsizce bu sisteme müdahale edeceğiz diyebilirsiniz. | Open Subtitles | إنك تقول لقد انتهت كل الرهانات وسوف نتدخل في ذلك النظام بتهور |
Bu korkunç olur, emin olmadan acele hareket etmemeliyiz. | Open Subtitles | هذا فظيعٌ و لا شك لكن لا يجب أن نتصرف بتهور |
Düzinelerce tanık Dikkatsiz sürüşünü gördü. | Open Subtitles | انا امتلك عشرات الشهود الذين رؤوك وانت تقود بتهور |
Hepiniz işaretleri izleyin ve düşüncesizce hareket etmeyin. | Open Subtitles | جميعكم إنتبهوا للإشارة و لا تتصرفوا بتهور. |
Agamotto, senin düşüncesizce ödünç aldığın gözü yaratan kişi. | Open Subtitles | نفس الساحر الذي اخترع العين التي استعرتها بتهور |
Belki de bu adam düşüncesizce deneyi kendi üstünde uygulayan şimdi de insan etiyle beslenen bir canavara dönen baş genetik uzmandır. | Open Subtitles | ربما هذا الرجل مدير قسم الوراثة الذي أجراها على نفسه بتهور والأن تحول إلى قبيح يتغذى على اللحم البشري |
Ama vakit Düşünmeden hareket etme vakti değil. | Open Subtitles | و لكن هذا ليس هو الوقت المناسب للتصرف بتهور |
Hey, bir erkeğin hayatını yaşayıp Düşünmeden hareket etmesinde yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | مهلاً ليس هُناك خطب برجل يُحبذ التمهل و ألاّ يتصرف بتهور |
Düşünmeden hareket etme. Başarmasına izin verme. | Open Subtitles | لا تتصرف بتهور و لا تدعه يكتشفك |
Hiçbir şey bilmeyen bir çocuğu, pervasızca bu konuma getiriyorsun. | Open Subtitles | وأنت وضعت طفل لا يعرف أي شيء في هذا الموقع بتهور |
pervasızca önüne gelenle yatmaktan zevk alan bir adama göre dört evliliğin bazı sorular için yalvarıyor. | Open Subtitles | لرجل يعربد بتهور مختلط فإن زيجاتك الأربع تثير تساؤلات |
Labarge'ın yetkilerini aştığı doğru ama Yüzbaşı Treville dikkatsizce araya girmeden önce onu Paris'e çağırmak üzereydim. | Open Subtitles | هل صحيح ان لابارج قد تجاوز سلطتة لكنى كنت فى عملية اعادته إلى باريس قبل ان يتدخل الكابتن تريفيل بتهور |
O insanların çok acele etmesini sağladın. | Open Subtitles | وان هؤلاء الناس كانوا ياتوا بتهور |
Bunlar ciddi suçlar. Dikkatsiz sürüş. | Open Subtitles | هناك اتهامات خطيرة موجهة لك القيادة بتهور |
Bazen fevri davransa da, sonuçları hep iyi olmuştur. | Open Subtitles | ..يتصرف بتهور أحياناً وتكون النتائج دوماً جيدة |
Sanırım biraz Aceleci davrandım. | Open Subtitles | أعتقد بأني تصرفت بتهور قليل |
Son yıllarına yaklaşırken hepimizin aradığı aydınlanmayı umutsuzca bekliyorsun. | Open Subtitles | ..أنت في آخر سني حياتك وتسعى بتهور إلى التنوير الذي نسعى إليه جميعاً |
Niye onu böyle körü körüne izlediğini bilmiyorum ama onu kızıma yaklaştırma. | Open Subtitles | لا أعلم لما تتبعه بتهور هكذا، لكن أبعده عن ابنتنا |
Birini kayanın içinden geçmeye yetecek kadar gözü kara vurursam küçük topaklarına dek ezilecekler. | Open Subtitles | لو حاول إطلاق أحدهم بتهور للمرور عبر هذه الصخرة ثلاث مرات، فسيتحطمون إلى جزئيات صغيرة |