Paradan tasarruf edeceğiz, gecikmeleri ve bozulmaları önleyeceğiz ve asıl önemli olan, hayat kurtaracağız. | TED | سوف نقوم بتوفير المال، سوف نقوم بتجنب التأخير والاضطرابات، وخلاصة القول، سنقوم بإنقاذ الأرواح. |
Hepsi aileden. Böylece, para tasarruf edeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | .إنه مكون من كل أفراد العائلة لذا فسنقوم بتوفير الكثير من النقود، أليس كذلك؟ |
Oğullarından biri savaşa gitmeden önce mezbahalara halka tedarik ederdi. | Open Subtitles | فقد أحد أبنائه في تلك الحرب كان يقوم بتوفير السلاسل لمصنع تعليب اللحوم |
Spor malzemesi tedarik etmenin dışında koçluk da yapıyoruz. | Open Subtitles | إلى جانب تجهيز المعدات نحن أيضاً نقوم بتوفير التدريب |
"Crest ve Landing ile, birçok borcunuzu tek şirkete aktarmak... | Open Subtitles | مع شركتنا بتوفير القروض المتعددة لشركة واحدة |
Ben de o sayfayı yırttım ve ona söylemeden para biriktirmeye başladım. | Open Subtitles | لذا، قلبت الصفحة بدون أن أقول أي شيء لها، وبدأت بتوفير المال |
Bu nedenle alüminyum borular ve barakalar sağlamaya başladılar. | TED | ولهذا السبب بدأوا بتوفير أنابيب معدينة و ثكنات مسبقة الصنع |
tasarruf ederek babanı etkilemek istedin ama aksine onun işini mahvettin. | Open Subtitles | إعتقدتِ سيُعجب أبّيكِ بتوفير المال، وما فعلتيه هو تدمير عمله |
Yani, kadın tasarruf peşindeyken, adam dışarıda yemek yiyormuş. | Open Subtitles | إذن هو بالخارج يتناول أكلاً راقياً بينما هي تقوم بتوفير المال. |
Ve ben oradan buradan beş sent tasarruf etmeye çalışırken... | Open Subtitles | وأنا أقوم بتوفير النيكل من هنا .. ومن هناك |
Faturaları bölüşürüz, tasarruf ederiz. | Open Subtitles | نتقاسمُ الفواتير, ونحظى بتوفير بعضٍ من المال |
Kira, elektrik ve sudan ettiğim tasarruf servet değerinde. | Open Subtitles | ،أقوم بتوفير ثروة من الإيجار و الكهرباء والماء |
Dizel motorlu araçlar sağlayan tüccarların gelişiyle ve Çin'e uzanan tedarik zinciriyle, kısa sürede tam teçhizatlı ticari ekipmana sahip oldular. | Open Subtitles | مع قدوم التجار بتوفير محركات تعمل بالديزل وسلسلة التوريد على طول الطريق إلى الصين، أنها انتقلت بسرعة كبيرة إلى الزي تجاري كامل على. |
Ya da yapana tedarik eden. | Open Subtitles | أو قام بتوفير الجثث لأى كان الفاعل |
Çocukları tedarik eden kişi Billy Oates. | Open Subtitles | " ذلك هو الرجل الذي يقوم بتوفير الأطفال ، " بيلي أوتيس |
"Crest ve Landing ile, birçok borcunuzu tek şirkete aktarmak... | Open Subtitles | مع شركتنا بتوفير القروض المتعددة لشركة واحدة |
"Ek iş bulacağım, para biriktirmeye başlayacağım... | Open Subtitles | سأحصل على عمل آخر سأبدأ بتوفير بعض المال |
Yerinde olsam para biriktirmeye başlardım. | Open Subtitles | يجب أن أبدأ بتوفير بنساتك |
O zamana kadar bu korkunç trajedinin kurbanlarına ve ailelerine Ma'an'da acil tıbbi bakım sağlamaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين , سنقوم بتوفير الرعاية الطبية الطارئة في معان , في الختام إلى ضحايا هذه المأسآة الفظيعة |