Ve bu herkesin güvenini arttırmak içindir, korkmadığınızı göstermek için. | TED | وهذا التنويه يدفع بثقة الجميع .. خاصة ان لا احد يريد ان يبدو خائفاً |
Kaptanın güvenini kazanabilirim, ama bunun için, zaman ve yardımınız lazım. | Open Subtitles | أعتقد أن بأمكانى الفوز بثقة الكابتن ولكن أحتاج إلى الوقت وكذلك مساعدتك |
Yaşla ilgili konulardan biri de size büyük bir güvenle söyleyebilirim ki, geleceğe gittim. | TED | إن من الأمور الإيجابية لتقدمي بالعمر هي أنه يمكنني أن أخبركم بثقة كبيرة، بأني كنت بالمستقبل. |
Adam insana durmaksızın bir güven veriyor. Doğuştan bir lider. | Open Subtitles | هذا الرجل لم يتوقف أبداً لإلهامي بثقة إنّه قائد بالفطرة |
Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu. | Open Subtitles | نابولين وقف بثقة للسيطرة على المزرعة والخنزير البدين سكولر اصبح تابعه ومساعده المطيع |
Böyle şeylerde bahsederken biraz daha kendine güvenerek konuşmalısın. | Open Subtitles | عندما تتحدّثين عن هذه المادة تكلّمي بثقة أكثر قليلا |
Dinle, Nina, buraya böylesine özgüvenle geldiğin için seni takdir ediyorum ama aramızdan çekingen olanları korkutup kaçırmak istemiyoruz. | Open Subtitles | أسمعي ، نينا أقدر حقاً قدومكِ الي هنا بثقة كبيرة جداً لكننا لا نريد أن ننفر العازفين |
Sanki kendime daha çok güveniyorum, daha çok şey biliyorum. | Open Subtitles | مثل أنني أشعر بثقة أكثر و أنني أعرف أشياء أكثر |
Orada yaşayanların güvenini kazanmamda bana çok yardımcı oldu. Orada çok takdir edilir. | Open Subtitles | ساعدني كثيراً في الفوز بثقة الناس هو يقدّر جداً هناك |
Ama önce kurbanların güvenini kazanmalı. | Open Subtitles | ولكن لا بد له في الأول أن يحظى بثقة ضحاياه |
John Alden'ın güvenini kazanmak istiyorsan kazanmanın yolunu bul derim. | Open Subtitles | يجب ان ترغب بثقة جون الدن اقترح عليك ايجاد وسيلة لكسبها |
Ve gördüğünüz sıcak duygu, çocuk size güvenle baktığında, hissettiğiniz fazilet duygusu değildi. | Open Subtitles | وذلك الشعور بالدفء الذي إعتراك، عندما نظر إليك الصبي بثقة لم يكن الشعور بالفضيلة |
Peki ya çocuğunun eli hala öylesine küçükken kız veya oğlan, senin eline tam güvenle yerleştiğinde ne olur? | Open Subtitles | ماذا عندما تكون يد طفلك بغاية الصغر، ولكنه يضعها بيدك بثقة مطلقة؟ |
Kibrin sınırında bir güvenle rahat bir şekilde hareket ediyor. | Open Subtitles | انه يعمل في العلن بثقة تصل لحدود العجرفة |
Olayların gidişatına senin hakim olman bana başaracağımız konusunda güven veriyor. | Open Subtitles | قام به قسم الشرطة هذا. أنا مثلاً سأشعر بثقة أقل بالنجاح |
Uyumsuzluğum aniden uyum sağladı ve bir süreliğine, düşüncelerimde bulduğum güven başımı döndürdü. | TED | عدم كفائتي فجأة أصبحت كفاءة، ولبعض الوقت، أصبحت متهورة بثقة جديدة بتفكيري. |
"Genç ve kendinden emin bir emektar olarak yeniden ortaya çıktı. "Bir dizi iştah açıcıyla başlayarak... | Open Subtitles | ظهر مجدداً بثقة الشباب مجرّباً حظه مع أكلاته |
Erkek kendinden emin bir şekilde, yaptığı ilginç dönüşlerle zafer işareti veriyor. | Open Subtitles | . إنه يعلن بثقة النصر عن طريق دورتين متقنتين |
kendine güvenerek söylediğin sürece ne dediğinin çok önemi yok. | Open Subtitles | لا يهمّ كثيرا ما تقول طالما أنّك تتحدث بثقة |
S.H.I.E.L.D. ile beraber, fazlasıyla özgüvenle fazlasıyla gizemle baskın yaptın. | Open Subtitles | لقد التحقت بمنظمة "شيلد" بثقة شديدة وبغموض شديد |
O zaman söyle bana, neden kendime bu kadar güveniyorum? | Open Subtitles | إذاً، أخبرني، لمَ أشعر بثقة عارمة؟ |
Bay von Bohm'un, bu projeyi, bizim için en iyisini düşünerek, ele aldığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكنني بثقة أن أقول بأن السيد فون بوم قد قدم خدمات رائعة لمستقبل مدينتنا |
Sizden inançla bize katılmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | اننا نريدكم ان تركبوا على متنها بثقة تامة |
Bir şey söyleyebilir miyim yani dürüstçe ama sır olarak? | Open Subtitles | أيُمكنني أنْ اقول شئ، آه، تعرفين، بصدق، وأيضاً بثقة |
Bana söylediklerini yaptım ve kendime güvenerek konuşmaya başladım hatta konudan anlamasam bile. | Open Subtitles | فعلت ما أخبرتني به وبدأت أقول كلّ شيء بثقة حتى لو لم تكن لدي المعرفه |