| O kadar güzel ki, sakalının bunu örtmesine izin vermez. | Open Subtitles | انه مختالا بجماله ولايريد اية لحيه ان تخفيها |
| Ne kadar güzel diye düşünmüştüm ve son gördüğüm şeyin bu kadar güzel olmasına sevinmiştim. | Open Subtitles | اذكر انني فكرت بجماله وكنت مسرور بأن آخر شئ شاهدته كان جميلا |
| Sanatçının da neredeyse sanatı kadar güzel olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حسناً، قال بأنّ الفنّ تقريباً يشبه بجماله جمال الفنان |
| Oh, bu kadar güzel ve kaslı bir vücut görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى شكلاً عضلياً بجماله من قبل |
| Bu kadar güzel perde görmeyeli belki 10 sene olmuştur. | Open Subtitles | انا لم ارى شئ بجماله منذ عشر سنوات |