Sadece orası. Şehirden bahsediyor. İngilizcesi pek iyi değildir. | Open Subtitles | انها تقصد المدينة لغتها الانجليزية ليست بجيدة |
Pek iyi değiliz, Anne. Biz... biz tutuklandık. | Open Subtitles | ليست بجيدة يا أمي، تم إعتقالنا |
- Hayır... İyi kokmuyorlar mı diyorsun? | Open Subtitles | رائحتهم ليست بجيدة هل هذا هو ماتقوله؟ |
Var ama dediğim gibi, işimde pek iyi değilim ben. | Open Subtitles | أجل، لكني أخبرتك، أنا لست بجيدة في عملي |
Kitaplar iyi gelmiyor. | Open Subtitles | وكتب ليست بجيدة |
Haber var ve iyi haberler değil. | Open Subtitles | هناك أخبار و ليست بجيدة |
Aramız çok da iyi değil bu aralar. | Open Subtitles | علاقتنـا ليست بجيدة الآن |
Durum iyi değil. | Open Subtitles | حالتنا ليست بجيدة |
İyi derken, muazzam demek istedim. | Open Subtitles | بجيدة أعني كبيرين |
İyi geceler. | Open Subtitles | احظى بليلة بجيدة |
Sen iyi değilsin, kibarsın. | Open Subtitles | وأنت لست بجيدة أنت لطيفة |
Pek iyi değil. | Open Subtitles | -ليست بجيدة |