burada bir yerlerde bu hançer için yapıImış duvara gömülü bir kilit var | Open Subtitles | هنـا قفل مدفون بحائط في مكان ما هنـا يطابق المفتاح بهذا الخنجر بشكل مثالي |
Sanırım kirayı ödeyen kişi hakkında duvara tosladık! | Open Subtitles | أعتبر أنّ هذا يعني أننا اصطدمنا بحائط لمعرفة من استأجر الشقة؟ |
Yüzümü duvara çarpmış gibi hissediyorum ama evet, nasıl hissettirdiğini biliyorum. | Open Subtitles | أشعر كأنني اصطدمت بحائط وأجل, أعلم كيف هو شعور ذلك |
Ben de düğünümden önce çok gergindim, duvara çarpıp, gözümü morartmıştım. | Open Subtitles | هل تعلمين، لقد كنتُ مُتوتّرة جداً قبل زواجي لدرجة اصطدمتُ بحائط وأصبتُ بكدمة في عيني. |
Chadwickler etraflarına aşılması zor bir duvar örmüşler gerçekten. | Open Subtitles | رجال "تشادويك" يظهرون و كأنهم يحتمون بحائط هائل من حولهم. |
- Sanki çağrılar kaybolmuş gibi. - Sanki görünmez bir duvara çarpmış gibi. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأنّ الاتصالات اختفت، واصطدمت بحائط خفي. |
Muhtemelen duvara sürttü. | Open Subtitles | ومن المرجحِ أنَّها ناجمة عن إرتطام بحائط ما |
- duvara çarptım tatlım, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط اصطدم بحائط يا حبيبتي هذا كل ما في الأمر |
Adaleti kendi eline alan, kişisel kan davası için zenci bir çocuğu duvara yapıştıran beyaz bir milyarder değilim. | Open Subtitles | ولست فتى أبيض مليارديراً يتولى تحقيق العدالة بنفسه، ويضرب فتى أسود بحائط بسبب ثأره الشخصي. |
Senin asla... ..duvara çarpmana izin vermem. | Open Subtitles | أنا لن لن أصدمكِ أبدًا بحائط أيمكنني رجاءً إزالة هذا الشيء؟ |
Bunun; kimlik, topluluk ve amaç ararken duvara toslayan ve bulamayarak karanlık yola sapan her korunmasız gencin hikâyesi olduğunu biliyordu. | TED | كان يعلم بأن هذه هي القصة لكل شاب يمكن التأثير عليه بسهولة، الذي كان يبحث عن الهوية والمجتمع والهدف، ثم اصطدم بحائط ولم يقدر أن يعثر عما كان يبحث عنه وذهب في طريقٍ مظلم. |
Kağıttan bir duvara tosladığınızı duydum. | Open Subtitles | سمعت انك اصطدمت بحائط من الورق |
Kötü bir bip sesiydi. Şimdi duvara tosladık. | Open Subtitles | هذه تصفيرة صوتية سيئة لقد اصطدمنا بحائط |
- Zaten bir duvara tosladı. | Open Subtitles | لقد اصطدم للتو بوجهه بحائط من الطوب |
Davaların duvara toslayınca ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين عندما تصطدم قضيتك بحائط ؟ |
Tuttum seni. Tamam. duvara çarpmak istemiyorum. | Open Subtitles | حسنًا، أنا ممسكٌ بكِ - حسنًا، لا أريد أن أصطدم بحائط - |
O yılın sonunda, ilk kez halk içinde test sürüşüne çıkardı ve gerçek bir hikâye, bir duvara çarptı. | TED | لاحقا في تلك السنة ، أخذها لأول أختبار للقيادة أمام العامة ، و -- قصة حقيقة -- أصطدم بحائط . |
Fakat ben oradayken akranlarımın birçoğu oldukça zor bir durumdaydı, genç işsizliğinin hızla arttığı bir dönemde okulu bırakıyorlar ve bir anlamda, potansiyel fırsatlar noktasında duvara tosluyorlardı. | TED | لكن عندما كنت هنا , الكثير من الشباب في سن المراهقة كانوا لهم موقف مختلف , الإنسحاب من المدرسة بوقت ما وعادة الزيادة المطردة في بطالة الشباب , وفي الغالب الإصطدام بحائط صخري في خلال فرص عملهم . |
Korkudan yarı ölmüşler ve sinek gibi duvara yapışmışlardır! Koş Schlomo! Durumu anlat onlara. | Open Subtitles | وهم على الارجح مرعبويين وملتصقين بحائط القطار مثل الذباب ! |
Chadwickler etraflarına aşılması zor bir duvar örmüşler gerçekten. | Open Subtitles | رجال "تشادويك" يظهرون و كأنهم يحتمون بحائط هائل من حولهم. |