"بحبوب" - Translation from Arabic to Turkish

• hapları
• hapı
• polen
• haplarını
• haplarıyla
• haplarından

Görünüşe bakılırsa baban kalp hapları yerine Viagra almış.
على مايبدو ، أن والدك أخطى بحبوب القلب وأخذ بدلها الفياجرا..

Nörolojik problemler, letarji ile kafein hapları ve amfetamin ile başa çıktın.
مشاكل عصبية الخمول لدرجة أن تحارب بحبوب الكافيين و الأمفيتامين؟

Çok iyi. Biliyorsun ki doğum kontrol hapı alıyorum.
. جيد جداً كما تعرف , أنا منتظمة بحبوب منع الحمل

Sen doğum kontrol haplarının doğum kontrol hapı olmadığını anlayabilir misin peki?
فهل تعرفين ما إذا كانت حبوب منع الحمل لديكِ ليست بحبوب منعٍ للحمل؟

Yüzlerce çiçekçik birbiri ardına polen kaplı erkek organlar üretiyor.
واحدة تلو الأخرى مئات من الزهور الفردية الصغيرة تنتج سداة مغطاة بحبوب اللقاح

Doğum kontrol haplarını poşete mi koyuyorsun?
تحتفظين بحبوب منع الحمل في كيس بلاستيكي ؟

Ve şimdiden doğum kontrol haplarıyla ilgileniyorsunuz.
وبهذه السرعة مهتمّه بحبوب منع الحمل؟

Eczanedeki yaşlı kadın emekli olduğumu bilmiyor, hâlâ bana ertesi gün haplarından veriyor.
المرأة العجوز في الصيدلية لا تعرف أنّي تقاعدت، لذا مازالت تمدّني بحبوب ما بعد الصباح مجاناً ..

İçi uyku hapları ve sakinleştiricilerle dolu, ve bir şişe sıvı birşeyler falan var.
انها مليئة بحبوب التنويم و المهدئات و عبوة شيء سائل

Neden doğum kontrol hapı kullanıyorsun?
ماذا تفعلين بحبوب منع الحمل ؟

Masa altından ona doğurganlık hapı temin ediyordu.
كان يمولها بحبوب الخصوبة من تحت الطاولة ( في السر )

Joo Won'un aldığı haplar uyku hapı değil, değil mi?
من فضلك إسألي إن دواء (جو وون) ليس بحبوب منومة ، أليس كذلك ؟

polen imzası, ya da isterseniz polen parmak izi var.
أي توقيع " بحبوب اللقاح " خاص بها أو بصمة " حبوب اللقاح " الخاصة بها

Steril ortamınız hepsi bakteri içeren polen, toz dallar, yapraklar, tavan ve çatı parçalarının akınına uğrayacak.
فإنّ بيئتكِ المُعقمة ستمتلئ بحبوب اللقاح، والغبار، والأغصان، وأوراق النبات، وأجزاء من السقف والسطح الذي يحتوي جميعه على بكتيريا.

ya da doğum kontrol haplarını aylardır değiştirdiğini.
أو أنه يتلاعب بحبوب منع الحمل لأشهر

Doğum kontrol haplarını ben değiştirmedim.
لم أعبث بحبوب منع الحمل

şeker haplarıyla değiştirdi böylece annesi sonunun çok yakın olduğunu düşünecekti.
استبدل بعضاً من مسكن ألمها بحبوب السكر -كي تعتقد أن النهاية كانت قريبة جداً "

O zaman iddiaya göre tansiyon haplarından birini aspirinle değiştirdi.
عندها زعم انها بدلت واحدا من ادويته لضغط الدم بحبوب الاسبرين