Çok acele gitmişti. Demek kız arkadaşını aramaya gitmiş. | Open Subtitles | لقد رحل بسرعة كبيرة يبدو أنه ذهب ليلحق بحبيبته |
Oyun sahasından bahsettim, yine kız arkadaşını düşündü. | Open Subtitles | وسألته أين كان يعمل وفكر بحبيبته |
Katie'nin adresinden bahsettim, o ise kız arkadaşını düşündü. | Open Subtitles | أجل، لقد أشرت إلى عنوان (كاتي) وكانت يفكر بحبيبته |
Niye hala lisedeki kız arkadaşı hakkında düşünüyor ki? | Open Subtitles | إذاً ، لم لا يزال يفكر بحبيبته في الثانويه ؟ |
Yani, o onun kız arkadaşı, ve... | Open Subtitles | أعني, ذلك يتعلق بحبيبته |
Daha sonra Bartolo adında bir hokeyci ile telefon konuşması yapıyormuş numarası yaptım bu kadar şeyden sonra kim kız arkadaşını düşünebilir? | Open Subtitles | وأدعيت أني تلقيت مكالمة من حارس مرمى يدعى (بورتولو) فعلت ماهو مطلوب لاثارته وظل يفكر بحبيبته |
Sanırım oğlum Teksas'a taşınan kız arkadaşını aramak için telefonumu kullanmış. | Open Subtitles | أظن ان ابني كان يستخدم هاتفي ليتصل بحبيبته والتي للأسف أنتقلت إلى (تكساس) |
Sanırım oğlum Teksas'a taşınan kız arkadaşını aramak için telefonumu kullanmış. | Open Subtitles | أظن ان ابني كان يستخدم هاتفي ليتصل بحبيبته والتي للأسف أنتقلت إلى (تكساس) |
Onlar Angel için gönderilmemişlerdi. Bu partinin kız arkadaşı için olması gerekiyordu. | Open Subtitles | (هم لم يرسلوني لـ (آنجل شئ متعلق بحبيبته |