"بحذاء" - Translation from Arabic to Turkish

• ayakkabı
• ayakkabıyla
• ayakkabıları
• ayakkabısıyla
• ayakkabılarla
• ayakkabılarıyla
• bot
• ayakkabılı
• ayakkabıya
• ayakkabıdan
• ayakkabısını
• ayakkabıların

Eğer buradan canlı çıkabilirsek, bana bir ayakkabı borcun olacak.
إن خرجنا من هنا أحياء فأنتِ تدينين لي بحذاء جديد

Bu hafta, yepyeni bir malzemeden tasarladığın... küresel başarı vaat eden... çığır açacak bir ayakkabı modeli büyük bir şaşaayla tanıtıldı.
من الوعد بمستقبل عالمي مرتبط بحذاء يدوى صداه في العالم و هو تصميمك مع شكل جديد تماماً يظهر مع نفخ الأبواق

Evet, Alice Krauss. 10 cm topuklu ayakkabıyla dolanırdı.
أليس كراوس تتهادى بحذاء ذو كعب أربعة بوصات

Himalayalar yürüyüş ayakkabıları için dandik bir hikaye buldun mu?
إذاً ألم تختلقي قصّة غبيّة فيما يتعلّق بحذاء مشي جبال الهيمالايا بعد؟

Yetişkin bir adamın bütün gün tenis ayakkabısıyla gezmesi de ne demek?
أيّ نوع من الاشياء الذي يجعل الولد يتجول بحذاء التنس طوال اليوم؟

Bu halimle kendimi hava durumu sunuyorum gibi hissettim. Neyse. Ve kuşlar ayakları ufak kumaş ayakkabılarla kaplanmış şekilde getiriliyorlardı.
أشعر و كأنني كمذيعة الطقس و أفعل هكذا. على كل حال. و كذلك الطيور كانت تدخل و أرجلها محمية بحذاء قماشي خفيف

Tenis oynamaya başladı. Bütün gün tenis ayakkabılarıyla geziyor.
يخرج لكي يلعب التنس طوال اليوم يسير بحذاء التنس.

Eğitimi ihmal edilmiş, bot giymiş maymunun teki.
المشكله هي انها سنجاب بحذاء لم يحظى بتدريب ملائم بسبب الإهمال

Şu boyda, palto giyen, dans ayakkabılı biri.
ضخماً بعض الشئ ، معطفاً واق من المطر ، بحذاء ملائم؟

Karısı da mutfakta, ellerine ayakkabı geçirip hamamböceklerini öldürürmüş.
وهي كانت في المطبخ تقتل الصراصير بحذاء في كل يدّ

İki spor ayakkabı ve bir makosen giyiyorlar.
هذا صحيح . اثنين بأحذية رياضة وآخر بحذاء خفيف

Tek gördüğüm ucuz ayakkabı ve sınırlı sosyal kabiliyeti olan hoş bir kız.
لا أرى سوى فتاة حسناء بحذاء رخيص وآداب اجتماعية محدودة.

Belki yemeği beğenirse beni ayakkabıyla ölesiye dövmez.
ربّما إن أعجبه الطعام فلن يبرّحني ضرباً بحذاء

Annem o kadar fakir ki, yolda tek ayakkabıyla yürüyor!
أمّي فقيرة لدرجة أنّها تسير على الطريق بحذاء واحد

Başbakan seni, normal bir ayakkabıyla kapıdan bir kere tekmelemek istiyor.
رئيس الوزراء فقط سيرفسك مرة واحدة خلال البوابة بحذاء عادي - أؤمن بأنه انتصار لنا

Elinde ayakkabıları ile değil, yüzünde bir gülümseme ile.
لكنها اليوم قادمة بابتسامه على وجهها وليس بحذاء بيدها

Gemiye tek ayakkabısıyla koşarak çıkarken saçları uçuşuyordu.
, هي تجري حافية بحذاء واحد و الرياح تدفع بشعرها

ayakkabılarla çarmıhta asılı olduğunu, ne ?
مُعلقاً على الصليب بحذاء رياضـيّ، مـاذا؟

Ancak sonunda geriye komik ayakkabılarıyla kederli bir adam kaldı.
حتى لم يتبقى منه في أحد الأيام هو رجل حزين بحذاء مضحك

Bir de bot ve kot pantalonlarla geziyorsunuz?
وأنتما تتجولان بحذاء الدراجين و الجينز؟

Çimendeki yol boyunca kırmızı ayakkabılı bir kadın gider...
. . على طول الطريق على العشب الأخضر سيدة بحذاء احمر وكعب عالي تذهب...

Evrensel bir gelecek sözü çığır açan bir ayakkabıya sığdırıldı, senin tasarımın yeni bir malzeme çeşidiyle, bu hafta büyük tempoyla başladı.
من الوعد بمستقبل عالمي مرتبط بحذاء يدوى صداه في العالم و هو تصميمك مع شكل جديد تماماً يظهر مع نفخ الأبواق

Birisiyle çıkmadan önce 5 farklı renkte lale toplamalı iki tane ringa balığı yemeli ve tahta ayakkabıdan bira içmeliyim.
قبل ان اذهب للموعد ساذهب للحصول على خمس الوان... ...اكل اذنان,اشرب البيرة بحذاء خشبي.

Bu yürüme ayakkabısını saklamak çok akıllıcaydı.
لقد كان ذكاءاً كبيراً مني أن أحتفظ بحذاء المشـي

Çalıntı bağışlanmış ayakkabıların dışında bu olayla başka ne ilgin var?
بجانب كونك تبرعت بحذاء سرق بعد ذلك ماهى علاقتك بهذه القضية ؟