Steroid enjeksiyonu yardımıyla, hastanın gözü yerine oturdu fakat gözde çıkıntı olması karaciğer hastalığını dışlıyor. | Open Subtitles | لقد أعدنا عين المريض الى مكانها بحقن الستيرويد لكن عينا جاحظة تعني انها ليست مشكلة كبد |
Dr. Okonjo ve ekibi kök hücre enjeksiyonu üzerine çalışıyorlar. | Open Subtitles | دكتور اوكونجو وفريقة قامو بحقن الخلايا الجذعية |
Unutma, arka ayağa kas içi enjeksiyonu uygulamak için... | Open Subtitles | تذكّر، حين تقوم بحقن عضليّ في الساق الخلفية... |
Dekstroz'un içine virüs enjekte ediyorlar ve bütün olayı mahvediyorlar. | Open Subtitles | انهم يقومون بحقن الفيروس في الدكستروز ويقومون بتلويث الصفقة كلها |
Enzimlerin çalışmasını engelleyen kremler sürdük, bazı şeyler enjekte ettik. Nitrik oksidi durduramıyorduk. | TED | وضعنا كريمات تمنع الإنزيم الذي تصنعه، قمنا بحقن أشياء. ونحن لم نستطع إيقاف أكسيد النيتريك. |
Araştırmacılarımız bu veriyle, aslında bilgisayar programı olan bakteriyel kod şırınga ederek bu yaratıkların zaman içerisinde yaşamalarına izin vermektedir. | TED | باحثونا يتفاعلون مع هذه البيانات بحقن شفرة بكتيرية، التي هي برمجيات حواسيب، و التي تتيح لهذه المخلوقات بالنمو مع مرور الوقت. |
Damar yolu enjeksiyonu yapacağım. | Open Subtitles | توقف النبض , سوف أقوم بحقن وريدى |
Bize verdiğin bu nimetler için, direkt nitrojen enjeksiyonu... dört soğutuculu ve rulmanlı turbo motorlar... ve titanyum supap yayları için sana şükrediyoruz. | Open Subtitles | شكرا لتزويدنا بحقن ميناء مباشر النتري... ... أربعةintercoolersرئيسي وحامل كرات turbos... ... وصمامتيتانيوميقفز. |
Araştırmacılar, bunu farelere stres hormonu enjekte ederek test ettiler. | TED | اختبر الباحثون ذلك بحقن هرمون التوتر في الفئران. |
İnsanlara aşı yaptığımızda, vücutlarına doğal olmayan şeyler enjekte ediyoruz, çünkü yararın, riske üstün geldiğini düşünüyoruz. | TED | عندما تحقن البشر باللقاح فأنت تقوم بحقن أشياء غير طبيعية في أجسادهم بسبب اعتقادنا ان الفوائد تفوق المخاطر |
Damara nano parçacıkları enjekte edip kan dolaşımından tümöre nasıl gittiklerini izleyeceğiz. | TED | سوف نقوم بحقن جزيئات النانو في الوعاء الدموي ومراقبة كيف تنتقل من مجرى الدم إلى الورم. |
Bu yüzden yapmaya başladığımız şey, kanseri hedef almış şekilde tasarlanan işaretleyicileri kan dolaşımına enjekte etmektir. | TED | وهكذا, ما بدأنا القيام به وبدأنا بحقن سائل خاص في مجرى الدم والذي سيستهدف السرطان. |
Bu mikro çipler ata kendi doğal steroitini enjekte etmeyi kontrol etmeye programlanmış. | Open Subtitles | هل ترى هذة الرقاقة مبرمجة للتحكم بحقن الخيول بمنشطات طبيعية إضافية |
Sonra da vücudunu muhafaza etmek için koltuk altındaki toplardamarına potasyum enjekte ettin nitrogliserini diline dökmeden hemen önce. | Open Subtitles | وبعد ذلك قمتَ بحقن البوتاسيوم في وريدها تحت الإبط لتساعد على بقاء الجثة سليمة |
- Goa'uld'ların geldiğini görünce, kaybedecek birşeyim yoktu, kendime şırınga ettim. | Open Subtitles | -عندما رأيت الجواؤلد قادمين لم يكن لدي ما اخسره ، لذا قمت بحقن نفسي و قام بتحصيني |
Şimdiyse, meteor taşından elde edilen solüsyonu doğrudan damarlarına şırınga ederek işlemi kontrol edebilirim. | Open Subtitles | بحقن محلول صخرة النيزك مباشرة إلى عروقك |