3 ay önce buna benzer bi vaka vardı adamın biri küvette ölü bulunmuştu. | Open Subtitles | لقد كان لدينا مثل هذة من ثلاثة أشهر ُوجد رجل ميتاً بحوض الأستحمام |
Eğer sıcak küvette on dakika tutarsan, daha bir canlı gözükürmüş. | Open Subtitles | يقال بأنّك لو وضعتها بحوض إستحمام لعشرة دقائق فستبنض بالحياة |
Belki bir küvete üzüm doldururum ve üzerlerine oturup hepsi ezilene kadar dönerim. | Open Subtitles | ربما أحصل على حوض ممتلئ بالعنب أجلس بحوض العنب و أتناوله حتى انتهى منه كله |
Ama mutfak lavabomda yüzünü yıkamışsın. | Open Subtitles | لكنك غسلت وجهك بحوض مطبخي |
Onun bir küvetin içinde bacaklarını tıraş ettiğini düşünmekten kendini alamıyordu. | Open Subtitles | لم يستطع منع نفسه من تخيلها مستلقية بحوض استحمام تحلق شعر ساقيها |
Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة. |
Bebeğin küçük kulaklarını koparıp onu banyo küvetinde boğmuş. | Open Subtitles | قطعت أذناه الصغيرتان وأغرقته بحوض الاستحمام |
Harika bir leğen kemiğim var. Herkes böyle söyler. | Open Subtitles | أتمتع بحوض جيّد هذا ما يقوله الجميع |
Ama öz babanı küvette boğmak için modern bilim gerekiyordu. | Open Subtitles | وبالنسبة لوالدك، الذي خططت لغرقه بحوض استحمامه، تطلب استخدام أسلوب علمي حديث نوعاً، |
Neredeyse küvette boğulacak ufak kız gibi. | Open Subtitles | مثل البنت الصغيرة التي كادت أن تغرق بحوض الاستحمام؟ |
Buz dolu bir küvette elinde telefon ile mi bırakalım? | Open Subtitles | نَدعها بحوض من الثلج مع هاتف مُلتصق بيدها؟ |
Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. | Open Subtitles | مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة. |
Belki bir küvete üzüm doldururum ve üzerlerine oturup hepsi ezilene kadar dönerim. | Open Subtitles | ربما أحصل على حوض ممتلئ بالعنب أجلس بحوض العنب و أتناوله حتى انتهى منه كله |
Kafasını küvete çarptı. Beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir. | Open Subtitles | لقد اصطدم رأسه بحوض الاستحمام يمكن أن يكون قد أصابه ارتجاج |
Elinde olmadan, onun küvete girerek bacaklarını tıraş edişini canlandırdı. | Open Subtitles | لم يستطع منع نفسه من تخيلها مستلقية بحوض استحمام تحلق شعر ساقيها |
Ama mutfak lavabomda yüzünü yıkamışsın. | Open Subtitles | لكنك غسلت وجهك بحوض مطبخي |
Banyodaki küvetin musluğunu açık unutmuşum, Ana da kayıp kafasını yere çarptı. | Open Subtitles | تركت الصنبور مفتوحاً بحوض الحمام و صدمت آنا رأسها بها |
Betts'in küvetinde bulduğum sıvı, potasyum-iyodürdü. | Open Subtitles | السائل الذي وجدته بحوض الاستحمام, كان مادة.. (مركبة من اليود والبوليمير تستعمل لشفاء الجروح). |
3 haftadır leğen kemiğim ağrıya ağrıya çalışıyorum. | Open Subtitles | -كنت أعمل بحوض متكسر لثلاثة أسابيع |