"بحوض" - Translation from Arabic to Turkish

    • küvette
        
    • küvete
        
    • lavabomda
        
    • küvetin
        
    • boğmaya
        
    • küvetinde
        
    • leğen kemiğim
        
    3 ay önce buna benzer bi vaka vardı adamın biri küvette ölü bulunmuştu. Open Subtitles لقد كان لدينا مثل هذة من ثلاثة أشهر ُوجد رجل ميتاً بحوض الأستحمام
    Eğer sıcak küvette on dakika tutarsan, daha bir canlı gözükürmüş. Open Subtitles يقال بأنّك لو وضعتها بحوض إستحمام لعشرة دقائق فستبنض بالحياة
    Belki bir küvete üzüm doldururum ve üzerlerine oturup hepsi ezilene kadar dönerim. Open Subtitles ربما أحصل على حوض ممتلئ بالعنب أجلس بحوض العنب و أتناوله حتى انتهى منه كله
    Ama mutfak lavabomda yüzünü yıkamışsın. Open Subtitles لكنك غسلت وجهك بحوض مطبخي
    Onun bir küvetin içinde bacaklarını tıraş ettiğini düşünmekten kendini alamıyordu. Open Subtitles لم يستطع منع نفسه من تخيلها مستلقية بحوض استحمام تحلق شعر ساقيها
    Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. Open Subtitles مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة.
    Bebeğin küçük kulaklarını koparıp onu banyo küvetinde boğmuş. Open Subtitles قطعت أذناه الصغيرتان وأغرقته بحوض الاستحمام
    Harika bir leğen kemiğim var. Herkes böyle söyler. Open Subtitles أتمتع بحوض جيّد هذا ما يقوله الجميع
    Ama öz babanı küvette boğmak için modern bilim gerekiyordu. Open Subtitles وبالنسبة لوالدك، الذي خططت لغرقه بحوض استحمامه، تطلب استخدام أسلوب علمي حديث نوعاً،
    Neredeyse küvette boğulacak ufak kız gibi. Open Subtitles مثل البنت الصغيرة التي كادت أن تغرق بحوض الاستحمام؟
    Buz dolu bir küvette elinde telefon ile mi bırakalım? Open Subtitles نَدعها بحوض من الثلج مع هاتف مُلتصق بيدها؟
    Dosyasında, 6 yaşındayken annesinin onu küvette boğmaya kalktığı yazıyor. Open Subtitles مذكورٌ في ملفّه أنّ والدته حاولت إغراقه بحوض استحمام عندما كان في السادسة.
    Belki bir küvete üzüm doldururum ve üzerlerine oturup hepsi ezilene kadar dönerim. Open Subtitles ربما أحصل على حوض ممتلئ بالعنب أجلس بحوض العنب و أتناوله حتى انتهى منه كله
    Kafasını küvete çarptı. Beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir. Open Subtitles لقد اصطدم رأسه بحوض الاستحمام يمكن أن يكون قد أصابه ارتجاج
    Elinde olmadan, onun küvete girerek bacaklarını tıraş edişini canlandırdı. Open Subtitles لم يستطع منع نفسه من تخيلها مستلقية بحوض استحمام تحلق شعر ساقيها
    Ama mutfak lavabomda yüzünü yıkamışsın. Open Subtitles لكنك غسلت وجهك بحوض مطبخي
    Banyodaki küvetin musluğunu açık unutmuşum, Ana da kayıp kafasını yere çarptı. Open Subtitles تركت الصنبور مفتوحاً بحوض الحمام و صدمت آنا رأسها بها
    Betts'in küvetinde bulduğum sıvı, potasyum-iyodürdü. Open Subtitles السائل الذي وجدته بحوض الاستحمام, كان مادة.. (مركبة من اليود والبوليمير تستعمل لشفاء الجروح).
    3 haftadır leğen kemiğim ağrıya ağrıya çalışıyorum. Open Subtitles -كنت أعمل بحوض متكسر لثلاثة أسابيع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more