giriş için daha görkemli, gizemli, tantanalı bir şey uzun fragmanlar için de bir jenerik müziği. | Open Subtitles | شيئاً فخماً وغامض بدخول هذه الموسيقى العسكرية أريد عزفناً طويلاً |
Ve GD'ye giriş izni olan bu kişi, Alüminyum 26'yı çalıyor. | Open Subtitles | والشخص الذي سرق عنصرالالمنيوم 26 لديه تصريح بدخول المختبر المركزي لقد قالوا بأنه قد قتل شخصا في بورنيو |
Bunu küçük prefabrik parçalarla inşa ediyoruz bunlar hava ve ışığın kontrolü bir şekilde içeri girmesine izin veren pencereler. | TED | ونحن بصدد بناءه مع هذه القطع الجاهزة الصغيرة وهي النوافذ التي تسمح بدخول الهواء والضوء بطريقة متحكم بها داخل المبنى |
Sana derim ki, seni tanımak balta girmemiş bir ormana girmek gibi. | Open Subtitles | أؤكد لك، التعرّف عليك أشبه بدخول الغابة. |
Eve girmeme izin verdiler acil durum birikimimizi buldum, Tanrıya Şükür. | Open Subtitles | سمحوا لي بدخول المنزل، ولقد وجدتُ أموال حالاتنا الطارئة، حمداً للرب. |
Eğer işe alınırsan, tüm bu bölümlere girme yetkin olacak. | Open Subtitles | سوف تملكين تصريح بدخول هذا الجناح بالكامل إذا ماتم تعيينكما |
Şunu biliyorum: Eğer İngiltere 1940'larda mültecileri kabul etmeseydi, kesinlikle bugün burada olamayacaktım. | TED | أعلم هذا جيدًا: إن لم تكن بريطانيا قد سمحت بدخول اللاجئين في الأربعينيات، لما كنت هنا اليوم بالتأكيد. |
Kutsal Şehir Rabona'ya insan dışı varlıkların girmesi yasaktır. | Open Subtitles | المدينة المقدسة رابونا لا تسمح بدخول كائنات غير طبيعية |
Eskiden girmeye iznin bile olmazdı | Open Subtitles | أتذكر عندما لم يكن مسموحاً لك بدخول المنزل؟ |
Mekanlar tetikçinin kaybolabileceği pek çok noktaya sahip, ama kurbanlar için giriş çıkış noktası fazla yok. | Open Subtitles | الاماكن لها عدة نقاط للهروب بالنسبة لمطلق النار لكن بدخول و خروج محدود بالنسبة لضحاياه |
Size etrafı gezdireyim derdim ama bunun için giriş listesinde adınız olmalı. | Open Subtitles | دعني أريك المكان ، ولكنك يجب أن يكون في قائمة المصرح لهم بدخول الأماكن السرية |
Ofisim o odaya kimlerin giriş yaptığını gösteren bilgileri de yollayacak. | Open Subtitles | مكتبى سيرسل أيضاً سجِل لهؤلاء الذين يملكون تصريح بدخول الغرفة. |
Yağmur, rüzgar ve de güneş ışığı, artık hepsi içeri girebiliyor. | Open Subtitles | سأبقي كل شيء مفتوحا من أجلك حتى أسمح بدخول الشمس والمطر |
Kapalı olduğu için kimse içeri giremeyecek mi? | Open Subtitles | هل غير مسموح بدخول أيّ شخص لأنّـهُ مُغلق حقاً؟ |
Kapı zili, tekrar içeri girmek için ben çalmıştım. | Open Subtitles | الجرس عندما رننت لكي يسمح بدخول ظهر الشقّة. |
Kanser oldun, neredeyse ölüyordun, ama benim hastaneye bile girmeme izin vermedin. | Open Subtitles | ـ لقد كنت مصابة بالسرطان وكنتِ على وشك الموت ـ لكنك لم تسمحي لي حتى بدخول المستشفى |
Eğer işe alınırsanız, tüm bu bölümlere girme yetkiniz olacak. | Open Subtitles | سوف تملكان تصريح بدخول هذا الجناح بالكامل إذا ماتم تعيينكما |
Oh, hayvanlara Piedmont Apartmanlarında izin verilmiyor, bu nedenle gitmelisin. | Open Subtitles | لا يُسمح للحيوانات بدخول شقق بيدمونت لذا, يجب ان ترحل |
Sovyetler, Batı Almanya'nın NATO'ya kabul edilmesine ivedilikle kendi askeri ittifakları olan Varşova Paktı'nı kurarak yanıt verdiler. | Open Subtitles | وارسو مايو 1955 ردّ السوفيت سريعًا على السماح بدخول ألمانيا إلى الناتو بتشكيل حلفهم العسكري الخاص؛ |
Rus hava sahasına girip, hedefi imha etmek için izin istiyorum. | Open Subtitles | نحن نطلب تصريح بدخول المجال الجوى الروسى لنخرجهم |
Nebuchadnezzar, 3. Kapıdan 7. İskeleye girmenize izin verildi. | Open Subtitles | سمح لك بدخول البوابة الثالثة حتى السابعة |
Eğer içeri girmene izin verirsem, benim ölümüm bu kadar esrarengiz olmaz. | Open Subtitles | لن يبقى موت الشخص المقبل غامضا إن سمحت لغير المصرح لهم بدخول البيت |
Bu imkansız. Sadece müslümanlar Pakistan'a girebilir. | Open Subtitles | لا يمكن ذلك ، المسلمون فقط يسمح لهم بدخول باكستان |
- Niçin evinize girmemize müsaade ettiniz? | Open Subtitles | لماذا سمحتي لنا بدخول المنزل ؟ لأنكم طرقتم بابي |
Benden ve asistanımdan başka hiç kimse kütüphaneye giremez. | Open Subtitles | لا يسمح بدخول أحدٍ إلى المكتبة ما عدا أنا ومساعدي |