Sonraki sahneye geçiyoruz yalnız bu sahnede, hiçbir şey yapmak yerine bir şeyler yapacağız.. | Open Subtitles | نحن جاهزون للمشهد التالي فقط في هذا المشهد بدلا من أن نفعل لا شئ سنفعل شيئا |
Yani eve gelmek yerine bir yargıçla kağıt oynamaya gittin. | Open Subtitles | اذن. بدلا من أن تعود للمنزل ذهبت لتلعب الورق مع القضاة؟ |
Bir başkasını anlamak yerine bir başkasıyla kavga ediyorlar. | Open Subtitles | كل هذه المجموعات تحارب بعضها البعض بدلا من أن تفهم بعضها البعض. |
Kurt Andersen: Çoğu mimar gibi David de ilgiyi üzerinde toplamak istiyor ama kendisi az konuşur -- ya da en azından öyleymiş gibi davranıyor -- o yuzden de konuşmak yerine benim sorular sormamı istedi. | TED | كورت أندرسون: على غرار العديد من المصممين المعماريين فإن ديفيد يعتبر من خاطفي الأضواء ولكن بشكل متحفظ..أو هو يدعي ذلك.. فقد طلب مني أن أسأله بدلا من أن يتحدث. |
Ve bu - aslında, küçük yeşil adamlar hakkında konuşmak yerine, Avrupalıların zihinlerinin nasıl savaş ile travmatize olduğunu ve şimdi gökteki uçan daireleri projekte ederek, bir tür - | TED | وقد -- في الواقع بدلا من أن يتحدث عن أقزام خضر فقد تحدث عن نفسية الأوروبيين وكيف سببت لها الحرب صدمة، وأنهم الآن يبعثون الأطباق الطائرة إلى السماء، كما كان -- |
Cynthia'yı kurtarmak yerine bir barda oturup içki içmek gibi mi mesela? | Open Subtitles | كالجلوسهنافيالحانة. وتشرب الكؤوس بدلا من أن تحافظ على "سينثيا" ؟ |