Yani, O'na beni sevdiğini söyledim ama bu onun kafasını karıştırmak içindi. | Open Subtitles | أعني أني قمت بإخباره بأنك أحببتني أيضاً، لكنني كنت أعبث برأسه وحسب |
Tekrar kafasını suya sokmadan önce zar zor birazcık hava alabiliyordu | TED | وكان بالكاد يستطيع التنفس قبل أن يعود برأسه تحت الماء؛ |
Eğer 5 saniye içinde kendinizi göstermezseniz çocuğun kafasına sıkacağım. | Open Subtitles | إن لم تُظهر نفسك خلال 5 دقائق، سأضع رصاصة برأسه. |
Ajan Mulder, dün gece geç saatte kendi kafasına ateş etmesi sonucu ölmüş. | Open Subtitles | العميل مولدر مات مساء أمس.. من إطلاقه النار على نفسه برأسه. |
Asker nazikçe başını salladı. Sonrasında beni tamamen gözardı etti. | Open Subtitles | وما أن رأنى حتى أومأ برأسه ناحيتى بتهذيب شديد ثم تجاهلنى كلية |
Bu yüzden İsa'nın ellerinde çiviler ve kafasında dikenli telle kan revan içinde olduğu o korkunç resimleri yaparlar. | Open Subtitles | لهذا لديهم تلك الصور الوحشية للسيد المسيح وهو ينزف جراء المسامير التي دُقت علي يداه والأشواك التي غُرست برأسه |
Hiçbiriniz hatırlayarak kafa sallamıyorsunuz, çünkü o öldü. | TED | لا يوجد أحد منكم يومئ برأسه مقراً به، لأنه فشل. |
İki kez kafasından vurmadan önce adamı havuza mı bandırmışlar? | Open Subtitles | هل أغرقوه بمسبح قبل إنّ يطلقون عليه برأسه مرّتين؟ |
Şurada o tüp solucanının ucunda kıskacıyla bir yengeç, solucanın kafasını çıkarmasını bekliyor. | TED | هنا سرطان مع مخلبه الأيمن في نهاية تلك الدودة الأنبوبية ، ينتظر تلك الدودة ليمسك بها برأسه. |
Garaja girince kafasını direksiyona koyup sızdı. | Open Subtitles | عندما دخلنا للجراج جلس هناك برأسه الثمل فوق عجلة القيادة و ظل الموتور يدور |
Saçsız kafasını görme fikrinden nefret etmiş. | Open Subtitles | كان يشمئز من فكرة أن يشاهده الناس وهو بلا شعر برأسه |
Tıpkı kafasına mızrak saplanmış süper balina gibi kafasındaki kriptonit gizemi hala devam ediyor. | Open Subtitles | مثل الحوت الضخم الذي غرس الرمح برأسه انه يمتلك سر حجر الكريبتون في رأسه |
Evet, ben bile söyleyebilirim ki muhtemelen kafasına gelen iki kurşun onu öldürdü. | Open Subtitles | نعم، حتى أنا أستطيع معرفة أنّ الرصاصتين برأسه على الأرجح قتلته |
Hangi sporu yaptığına ve kafasına kaç darbe aldığına göre değişir. | Open Subtitles | حسنا . ذلك يعتمد على نوع .. الرياضة التي يمارسها وكم مرة أصيب برأسه |
"Dağımda bu kadar çok o-jizo heykeli var mıydı?" deyip, başını salladı. | Open Subtitles | هل كنا نمتلك الكثير من تماثي اوجيزو على هذا الجبل؟ وصدم صدمة شديدة برأسه |
Size tam cümleyle yanıt verdi. Genelde sadece başını sallar. | Open Subtitles | تحدث معك بجمل كاملة عادة فهو يومئ برأسه فقط |
Karşılık olarak Rutherford, başını sallayıp yürümeye devam edebilirdi, ama yapmadı. | Open Subtitles | رداً على ذلك كان يمكن أن يومئ رذرفورد برأسه ببساطة و يمضي و لكنه لم يفعل |
kafasında delik açan adam fındık işiyle ilgileniyor. Büyük ihtimalle kıçından uyduruyor. | Open Subtitles | هذا رجل مخبول قام بإحداث ثقب برأسه إنه يكذب علينا على الأرجح. |
Bir 22 hayvanın kafasında sadece bir delik açar. | Open Subtitles | طلقة عيار 22 يمكنها فقط إحداث ثقباً برأسه. |
Biri ağaca kafa atıyor. | Open Subtitles | يبدأ أحدهم في تسديد نطحات على الشجرة برأسه |
Eğer sorduğun ciddi bir soruysa, evet kafası yerinde. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يمكن أن يطرح هذا السؤال. نعم، ما زال يحتفظ برأسه. |
kafasıyla atak yapmasıyla bilinirdi. Böylece ben de geçirdiği bir beyin sarsıntısı hakkında konuşmalarına baktım. | TED | كان معروف بقدرته على الدفع برأسه بقوة، لذا قررت أن أحقق في الموضوع هل كان شخص يعرف أنه يعاني من ارتجاج في المخ. |
- Zor bir iş olduğunun farkındayız. - ...ve kellesini istiyoruz. | Open Subtitles | ندرك جيدا المشكلة ومستعدون أن نرضى برأسه |
Dedi ki "Dün Berlin'de bir Alman gazeteciyi neredeyse şekerleme ile başından vuruyordun. | Open Subtitles | قال: كدت أن تُصيب صحفيًا ألمانيًا برأسه بـ لوحٍ من الحلوى في برلين الأمس |
Evet, sınırda genç ortağının kafasının nasıl uçtuğunu duydum. | Open Subtitles | نعم سمعت عن شريكك الذي نال رصاصة برأسه عند الجدود |