masumiyetini ispatlayacak kanıta ulaşmaya çalışıyorum | Open Subtitles | أحاول الوصول لدليل قد يساعد في إثبات برائتك |
Peki beni öldürürsen masumiyetini nasıl kanıtlayacaksın? | Open Subtitles | جيد جداً ولكن بعد قتلي .. كيف ستقوم باثبات برائتك ؟ |
Hapisteyken avukatının seni ziyaret ettiğinde sana masum olduğunu ispat etmek istediğini söylediğinde avukatını gönderip hücrene geri döndüğünün doğru olup olmadığını sordu | Open Subtitles | لقد أراد معرفة صحة أن محامية زارتك بالسجن وأخبرتك بأنها ترغب بإثبات برائتك فتركتها وذهبت إلى زنزانتك |
Telefonda bir delil var, masum olduğunu kanıtlayacak bir şey mi? | Open Subtitles | هناك دليلٌ على الهاتف ، صحيح شيءٌ من الممكن أن يُثبتَ برائتك ؟ |
O sırada yapılacak en iyi şey o gibi gelmişti ama Confessor'un, masumluğunu kanıtlamak için uğraşacağını hesaba katmamışım. | Open Subtitles | بدي لي ان هذه هي افضل خطه في هذا الوقت. ومالم اخذه في الحسبان كان محاربة المؤمنه لاثبات برائتك. |
Bana göre sizi bu suçlamadan temize çıkartabilirim | Open Subtitles | اعتقد اننى استطيع ان اظهر برائتك من تلك التهمه |
Suçsuzluğunu kanıtlamanın yolları var. | Open Subtitles | هناك طرق لإثبات برائتك. هذه ليست واحدة منهم بالتأكيد. |
Suçun ya da masumiyetin bir duruşmada belirlenene kadar rütbeni sana geri veriyorum. | Open Subtitles | لقد أعيدت لك رتبتك حتى يتم ، إثبات برائتك من قبل جلسة إستماع رسمية |
Adalet Bakanlığı araştırırsa, sadece sizin masumiyetinizi kanıtlar. | Open Subtitles | إذا ما قامت وزارة العدل بالتحقيق فهذا سيثبت برائتك. |
Ama araştırıp senin masumiyetini ispatlayacak bir şey bulmamızı istiyorsan aramamız için bize bir sebep vermen lazım. | Open Subtitles | ولكن ان اردتا ان نستمر في البحث عن شئ ما يثبت برائتك من بعد كل هذا, يجب عليك اعطائنا دليل للأستمرار بالبحث. |
ve haklısın Mandi'nin fena benzetilmeye ihtiyacı var ve senin masumiyetini kanıtlayacak bir fikrimiz var | Open Subtitles | وانت صادقة ماندي تحتاج لضربة موجعة ولدينا طريقة لاثبات برائتك |
masumiyetini kanıtlamak için yaptığın mücadelende büyük güç ve direnç gösterdin. | Open Subtitles | لقد اظهرتي قوة عظيمة ومرونة فى صراعك لاثبات برائتك |
Bizim senin suçlu olduğunuzu kanıtlamamız yerine sen kendi masumiyetini kanıtlamak zorundasın. | Open Subtitles | لذا عوضاً،عن إثبات جرمك ستضطر لإثبات برائتك |
masumiyetini kanıtlamak istiyorsan, işte fırsatı. | Open Subtitles | تريد أن تثبت برائتك. ها هي فرصتك. |
masumiyetini kanıtlamanın tek yolu yargılanmandır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإثبات برائتك بالمحاكمة |
O da sizin gibi masum olduğunuza inanıyor mu, merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعجب إذا كانت واثقة فى برائتك كما أنت تثق |
Beni, masum olduğunu söylemek için mi kaçırdın yani? | Open Subtitles | إذاً، سبب إختطافكم لي هو لإثبات برائتك |
Onu masum olduğuna ikna ettin mi, elimizden ne geliyorsa yapar, anneni geri alırız. | Open Subtitles | ، بمـُجرّد أن تـُثبت برائتك ...سيفعل ما بوسعه ! لإعادة والدتك |
Babası olduğunu öğrendiği anda senin masumluğunu kanıtlamaya karar kıldı. | Open Subtitles | منذ اللحظه التي عرفت بأنك ابوها لقد قررت ان تثبت برائتك |
Bize masumluğunu kanıtlamak istiyor musun? | Open Subtitles | و تود أن تثبت لنا برائتك ؟ |
-Adını temize çıkartman gerek. | Open Subtitles | لك الحق في إثبات برائتك |
Eğer bu adamın Suçsuzluğunu ispat etmede yardımı dokunacaksa bana nerede olduğunu söylemelisin. | Open Subtitles | إن كان هذا الرجل قادر على إثبات برائتك فعليكَ إخباري بمكانه |
masumiyetin almak let'em etmeyin veya arzu. | Open Subtitles | لاتدعيهم يأخذون برائتك او رغبتك |
masumiyetinizi ringte kanıtlamak için bir şans istediniz. | Open Subtitles | تحاج فرصه لتثبت برائتك فى الحلبه. |