"براقة" - Translation from Arabic to Turkish

    • büyüleyici
        
    • göz alıcı
        
    • parıltılı
        
    • parlak
        
    Çok bir şey söylenecek kadar büyüleyici değil. Open Subtitles انها ليست براقة جدا ليس هناك شئ كثير لأقوله
    Evet. Tabiat becerisi olan perilerin büyüleyici yaşamları, ha? Open Subtitles حياة براقة من الجنيات طبيعة الموهبة، إيه؟
    Buraya büyüleyici yeni bir hayata başlamaya geldim. Open Subtitles أتيت هنا لبداية حياة جديدة براقة
    Evren oluştuğunda doğdu, insanlığı ısıttı, ona ışık verdi, renkli ışınlar, titrek alevleri aydınlatıyor, parlak, güçlü ve göz alıcı. TED فقد وُلد عندما تم تشكيل الكون، البشرية الرقيقة، أعطته الضوء، وأشعة ملونة تنير وميض جمرة براقة وقوية ورائعة.
    Şimdi buraya geliyor ve beni göz alıcı bir sürtüğe dönüştürmeden önce araya girmene ihtiyacım var. Open Subtitles لذلك هي ستأتي الان واحتاج منك ان تتدخلي عندما تحاول ان تلبسني مثل عاهرة براقة
    Dışarıda çok ışık var. Çok parıltılı. Çok parlıyor. Open Subtitles هناك الكثير من الأضواء براقة للغاية،مضيئة للغاية
    Her şey parlak ve güzel, tüm yaratılanlar büyük veya küçük. Open Subtitles كل الأشياء جميلة و براقة و كل المخلوقات كبيرة و صغيرة
    O çok güzel ve büyüleyici ve zengin. Open Subtitles حسنا، انها جميلة جدا و براقة ..
    Evet, büyüleyici görünüyor. Open Subtitles نعم، انها تبدو براقة حقا.
    büyüleyici. Open Subtitles انها براقة ذلك.
    Gerçekten büyüleyici değil mi? Open Subtitles براقة حقاً، أليس كذلك؟
    Süper büyüleyici. Open Subtitles أنت على حق-- خارقة براقة.
    Başlarda bunu yapmaktan korkuyordum fakat sonrasında fark ettim ki, öyle süslü, göz alıcı bir hayatım yok. Open Subtitles في البداية كنت خائفاً لأفعل ذلك ولكن كلما فكرت في ذلك أكثر, أدرك بأن ليس لديَّ حياة فاخرة براقة
    - Gerçekten göz alıcı. Open Subtitles انها براقة بالفعل
    Olivia hiç olmadığın kadar göz alıcı görünüyorsun. Open Subtitles أوليفا تبدين براقة كعادتك
    Bunlardan bir tane de bende var tek farkı benimkinin parıltılı bir rozetle birlikte veriliyor oluşu. Open Subtitles لدي واحدة من هذه شخصيا, باستثناء أن خاصتي تأتي مع شارة فعلا براقة.
    Dördüncü koridorda parıltılı çubuk var. Open Subtitles الممر الرابع به ملصقات براقة
    O Kuzey Kutupluların tek büyülü şeyi bir depo dolusu parlak bir şeyler. Open Subtitles الشيء الوحيد السحري بأولئك سكان القطب الشمالي، أن تلك الحاوية مليئة بمواد براقة
    Bir de biliyor musun, adını duvara yazmıştık, kocaman parlak harflerle. Open Subtitles و تعرف يمكننا أن نضع اسمها على الحائط بأحرف كبيرة براقة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more