"برستون" - Translation from Arabic to Turkish

    • Preston
        
    • Braeston
        
    Richard Preston: Evet, doğru. Dünyanın en uzun ağacı olan Hyperion'dan bahsettim. TED ريتشاريد برستون : نعم , لقد ذكرت "هيبيريون " أطول أشجار العالم
    Garibine gitmesin, aksi takdirde bir sonraki Preston Guild'a kadar göremeyeceğim seni. Open Subtitles إذا لا تكوني غريبة ولا لن اراك حتى يأتي مهرجان برستون *تمزح*
    Bay Preston ve onun müvekkili, ...bu yayın ağı, müvekkilimden 2 milyon alamayacaklarını biliyorlar. Open Subtitles فالسيد برستون وموكله الشبكة التلفزيونية يعلمون أنهم لا يستطيعون الحصول على مليونين من موكلتي
    Preston'ın gecesinde görüşecek miyiz? Open Subtitles وانت يا " لاني " ؟ هل ستأتين الى منزل " برستون "
    Preston üzerinde doğuya ilerliyorlar. Stinkum ve yan koltukta bir oğlan. Open Subtitles إنه يتجه شرقاً سالكاً شارع (برستون) (ستينكوم) وشاب يافع في السيارة
    Şaşkınlığımı mazur görün. Ama Bay ve Bayan Preston'u bekliyordum. Open Subtitles أنا أسف, أنا مشوش جداً (أنا أنتظر السيد والسيده (برستون
    Barbara kitabı Preston'a verdi. Preston da kitabı gerçekten çaldı. Belki... Open Subtitles لنفترض أنّ (باربرا) أعطت كتاب (ويلند) لِـ(برستون) و ربما سرقه فعلاً
    Preston'ın gece partisi hakkında... Open Subtitles وماذا بخصوص الحفلة عند " برستون "
    Prez'e ver, ki o da zaten senin gibi Preston Caddesi'ndeki devlet binalarında dolaşacak. Open Subtitles أعطه إلى (بريز) الذي سيذهب إلى المبنى الحكومي في شارع (برستون)
    Eğer Preston uğrarsa ona bunu verin ve konuşmak istediğimizi söyleyin, olur mu? Open Subtitles إذا مرّ (برستون) من هنا أعطيه هذه.. وقولي له إنه يجب أن نتكلّم، حسناً؟
    Sayın Hakim, kanıtlarla da sabit olduğu üzere, polise saldırı yapanın Preston olduğunu kabul ediyoruz. Open Subtitles لكننا سنؤكّد أن (برستون) كان ضحية لضرب مبرح من قبل الشرطة وما زالت آثار ذلك ظاهرة عليه سيدي القاضي
    Preston, gözaltından kaçtığında çok fazla ilaç almıştı bu durumda da Sayın Hakim basit bir şekilde babaannesine geri dönmeye çalışıyordu. Open Subtitles كان (برستون) تحت تأثير الأدوية عندما غادر مركز (شلتنهام) في تلك الحالة، كان يحاول ببساطة العودة لرؤية جدّته
    Preston, haydi. Yardım et bana. Open Subtitles برستون هيا ساعدني
    Biliyorum. Preston karo üçlüsünü kavanozdan reçel çıkarmak için kullandı. Open Subtitles أعرف، استخدم (برستون) الورقة ثلاثة من شكل الماسة لإخراج المربى من الإناء
    Dayan. Preston! Open Subtitles تماسك يا برستون
    Franklin, Preston Idaho'da. Bagwell Nebraska'da. Open Subtitles (فرانكلين) في (برستون) بـ(أيداهو) و (باجويل) في (نيبراسكي)
    Porter ve Preston'un, babam öldüğünde arabayı kimin alacağı hakkında tartıştıklarını duydum. Open Subtitles لقد سمعت (بورتر) و(برستون) يتعاركان حول أيّهما سيحصل على سيّارة أبي عندما يموت
    Preston Gates'in Amerikan yerlileri ile ilgili çalışmalarını da merak ediyordum. Open Subtitles أنا أيضا فضولية بشأن الأعمال التي يقوم بها(برستون غايتس) بالنيابة على الأمريكيين المحليين
    Preston soy isimli birisiyle dışarıda görüşmedin mi? Open Subtitles الم تتلتقي بزبون اسمه (برستون)؟ بعيداً عن هنا؟
    Preston Resnick hakkında bir şey söyleyip, kulağa gösterişçi gelmemek çok zor. Open Subtitles من الصعب أن أقول أيّ شيءٍ بشأن (برستون رزنك) من دون أن يبدو إدعاءً
    Braeston denilen bir yer. Adaların oralarda. - Tren bileti için para lazım. Open Subtitles مكان يدعى (برستون)، في الجزر أحتاج المال لشراء تذكرة القطار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more