"برشوة" - Translation from Arabic to Turkish

• rüşvet verdi
• satın
• rüşvet vermiş
• rüşvete
• rüşvet verip
• rüşvet vermesi
• rüşvet vermekle
• rüşvet vermesine
• rüşvet veriyor

Teğmen Thorn Boksçuya rüşvet verdi gibi göründü.
لقد ظنوا ان ثورن هو من قام برشوة الملاكم

Bunun önemi yok, çünkü annesi, 8 yaşındaki atıcıya rüşvet verdi, ki bu arada, o da takımdan atılmış.
لا يهمّ لأن والدته قامت برشوة رامي الكرة بعمر الـ8 سنوات بالمناسبة لقد طرد أيضاً من الفريق

En kaliteli jüri satın alma yolu.
إنه أحدث نوع من التلاعب بالهيئة، فهم يقومون برشوة عضو من الهيئة

-Zenciler girmek için rüşvet vermiş olabilirler.
حسناً, من الممكن أن الزنوج قاموا برشوة الحرس.

Ama sen böyle bariz bir rüşvete kanmayacak kadar zekisin.
لكنك ذكي جدا لتغرم برشوة وقحة كهذه

Şimdi, BR bir fikir ile geldi Hollywood'taki yapımcılara rüşvet verip aktörlerin ekranda sigara içmesi ile ilgili.
الآن، بي آر جاء بتلك الفكرة بأننا يجب أن نبدأ برشوة المنتجون في هوليود لجعل الممثلين يدخنون على الشاشة.

"Bu geceki menüden çıkartsınlar diye... "...birinin mutfaktakilere rüşvet vermesi çok kötü oldu.
من المؤسف أن هناك من قام برشوة مسؤول المطبخ لرفعه من قائمة الطعام

Demek sizi yargıçlara rüşvet vermekle suçluyorlar.
إذاً هم يتهمونك برشوة القضاة ؟

Bir adamı oyuncak gibi kullanıyorum diğerininse ameliyat planlayıcısına rüşvet vermesine sebep olmuşum.
أنا استخدم رجلا كدمية ولدي رجل آخر يقوم برشوة الجداول.

Şaraptan şüphe etmesini sağlamakla kalmadık şarabın sahte olduğuna ikna ettik, bu yüzden de denetçiye rüşvet verdi.
لم نجعله يشكّك في النبيذ فقط لقد أقنعناه بأنه مزيّف فقام برشوة المراقب

- Palmer'ın ölmesini isteyenler elektrik şirketinden birine rüşvet verdi.
الاشخاص الذين يريدون "بالمير" ميتاً قاموا برشوة شخصاً ما من شركه الكهرباء

Onu yakalayanlara rüşvet verdi ve Kuzeyin derinliklerinde bir labaratuvar kurdu.
لقد قام برشوة سجانيه، وصنع... مختبراً سريا في اقصى الشمال

Bunu kazanırım. Hâkim'i satın alacağım.
يمكنني التغلّب على هذا الأمر سنقوم برشوة القاضي

Biz bu budalayı bir kez satın almamış mıydık?
أقمنا برشوة هذا الأهبل من قبل؟

Polislerinizi, hakimlerinizi satın alıyor.
إنه يقوم برشوة شرطييكم وقضاتكم.

Tanıklara rüşvet vermiş yada onları tehdit etmiş olmalı.
لا بد أنه قد قام برشوة الشهود أو تهديدهم.

Birilerine rüşvet vermiş olmalı. Ve o birileri de başkalarına rüşvet vermiş olmalı.
هو بِالتأكيد قام بِرشوة شخص ما وذاك الشخص قام برشوة شخصً أخر

Eli asla rüşvete uzanmamıştır.
ولم يلطخ يده أبدا برشوة - رغم ذلك -

Ama birinin, bir meclis üyesine, kasabanın gelişmesi için... rüşvet verip de, onca zahmetine, yaptığı onca masrafa rağmen... kendisi için çıkarılan tutuklama emrini... satılmış hergelelere kaldırtamadığını... ve darağacında sallanmaktan kurtulamadığını... öğrenince ne hissedeceğini anlarsın.
لكنك تفهم كيف يمكن للمرء أن يشعر بالظلم لدى معرفته أنه قام برشوة مشرع من أجل ضم مخيم لكنه لم يقنع الأوغاد المنافقين برفع مذكرة القتل الموجهة ضده

- Bu itirafa dayanarak, ...Sayın Yargıç Bay Gardner'in bir yargıca rüşvet vermesi ile ilgili bütün kanıtlar kapsam dışı bırakılmalıdır.
حضرة القاضي , يجب استبعاد كل الأدلة المتعلقه برشوة السيد (غاردنر) للقاضي

Hindistan'ın yarısına rüşvet vermekle meşguldün.
"كنتَ مشغولاً برشوة نصف "الهند

Ava'nın Nick'e rüşvet vermesine uğraşıyor.
(إنّه يحاول جعل (إيفا)، تقوم برشوة (نيك

NIH ne zamandan beri asistanlara onlarla çalışmaları için rüşvet veriyor?
منذ متى تقوم "معاهد الصحة الوطنية" برشوة المقيمين للقدوم والعمل لديهم؟