Davalı kendi isteğiyle polis gözaltına teslim olarak herhangi bir kaçış riski olmadığını kanıtladı. | Open Subtitles | المتهمة تتفق بأنها ليست خطر بسيط برغبتها إحاطة نفسها بحجز الشرطة |
Onu bu gece sessizce, kendi isteğiyle getirirsem tıbbî bir ekiple onu güvenli bir yere götürebiliriz. | Open Subtitles | لو أمكني إحضارها الليلة، بهدوء، برغبتها الحرة، يمكن أن نرسلها لموقع مؤمن به فريق طبي منتظر |
- Phoenix'i kendi isteğiyle mi terk etti? | Open Subtitles | -هل غادرت فينيكس برغبتها الخاصه - نعم |
Christie babasını yanında istemekte çok haklı. | Open Subtitles | كريستي) كانت على حق) برغبتها في إبقاء والدها قريبا |
Chloe, buradan kaçmayı istemekte haklıydı. | Open Subtitles | أن (كلوي) كانت محقة برغبتها في الخروج من هنا |
Kendi isteğiyle gelmeli. | Open Subtitles | لا بد أن تأتي برغبتها |