Farmer's Bounty'i yediğinizde her defasında ağzınızda tereyağının lüks konforunu tadacaksınız. | Open Subtitles | مع كل فم ممتلئ بالمزارع بونتى ستشعر برفاهية زائدة للزبدة فى فمك |
Ailen zengin. Hiç kabiliyetin olmasa da lüks içinde yaşıyorsun. | Open Subtitles | فأسرتكِ غنية، لذا إن لم تكن لديكِ حتى أيه مقدرة، فمازلتِ تعيشين برفاهية. |
Kimin "dost sahibi olma" lüksü var ki? | Open Subtitles | ومن يتمتع برفاهية "الأصدقاء"؟ |
Arabanın ve kızların getirdiği lüksün keyfini sürüyor olacağım. | Open Subtitles | سأستمتع فقط برفاهية السيارة والفتيات |
Dürüst olmak gerekirse, artık seçenek lüksüne sahip değilsin. | Open Subtitles | أقول لك بصراحة تامه لم يعد لديك خيارات برفاهية |
Çalışanlarının refahını sağlamak işverenin görevidir ve bunu yapmayanlar hapse girmelidir. | Open Subtitles | أنه واجب أصحاب العمل للأعتناء برفاهية موظفيهم , والذين لايجب أن يدخلوا السجن |
Bak, yarın karını lüks içinde toprağa verirsin. | Open Subtitles | اسمع، غداً ستدفن سيّدتك برفاهية |
New York'ta bir bayan alışveriş yapıp lüks içinde yaşayabilirdi. | Open Subtitles | في نيويورك المخازن الكبرى كانت النساء يعشن برفاهية ويلبسن أحذية (الماكسيز) |
Emekliliğim için, böylece Enid'le taşrayı lüks içinde gezebileceğiz. | Open Subtitles | من أجل تقاعدي، لأجوب الريف مع (إينيد) برفاهية |
lüks yaşamın zevkini çıkarıyordum. | Open Subtitles | كنت أستمتع برفاهية الحمام |
Sen ve Ezra da lüks içinde yaşayacaksınız. | Open Subtitles | و أنت و عزرا تعيشون برفاهية. |
Kimin "dost sahibi olma" lüksü var ki? | Open Subtitles | ومن يتمتع برفاهية "الأصدقاء"؟ |
Tedbirli davranma lüksün olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اعتقد انك تتمتع برفاهية الحرص |
Artık seçme lüksüne sahip değilsin. | Open Subtitles | لم يعد لديك خيارات برفاهية |
Ama çocuklarımızın refahını düşünmeliyiz. | Open Subtitles | لكن علينا أن نفكر برفاهية أطفالنا |